Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 22 | Page 25

2013 Nisan SAYI: 22 Arşimed’in kurallarına göre su içinde, cisimlerin ağırlıkları havada olduklarından daha hafiftir. Su altında kaldıkları süreç içinde dalgıçlar, bedenlerinin konumunu koruyabilmek için herhangi bir zorlanma ile karşılaşmazlar. Su altında, tüm bedenin azalmış ağırlığı nedeniyle, iç kulaktaki tüy hücreleri suyun dışında olduğu kadar güçlü uyarılamazlar. Böylece, bedenin konumunu değiştirmek için herhangi bir emir göndermezler. Bu durum sonuçta gerek dalgıçlarda gerekse astronotlarda gözlenen, tipik gevşek kaslara ve ağırlıksız beden durumuna yol açmaktadır. Su altında hareketsiz duran bir kişi gözlerini kapadığı zaman bedeninin uzaydaki konumunu algılama duyusunu hızla kaybeder. Bu durum özellikle suda aynı seviyede asılı kalma (ne batma ne de suyun yüzeyine çıkma), yani nötr kaldırma kuvveti (neutral buoyancy) ile ilgilidir. Araştırmalar, kapalı gözle yüzen dalgıçların bulundukları yeri 17o 8o hata ile belirleyebildiklerini göstermektedir. Oryantasyon, bedenin konumuna da bağlıdır. Arka üstü kafanın geriye doğru gevşek durumda olduğu bir beden pozisyonunun, oryantasyona uygun olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Dalgıçlar, suyun altında nerede olduklarını belirlemede dış faktörleri kullanmalıdırlar. Esas olarak görüş mesafelerindeki sinyallere güvenmelidirler. Üzerlerinde daima yukarıya doğru giden ışık tabakaları ve hava kabarcıkları, yüzeye olan yolu gösteren şamandıra ve diğer ışık nesneleri izleyecekleri güvenli sinyallerdir. Sinüzitten şikayeti olan dalgıçların oryantasyonları, bedenleri düşey düzlemde ise çok daha iyidir. Bu durum, basınç farkı oluştuğunda, acilen farkı eşitlemede yetersiz kalmalarıyla açıklanmaktadır. Sinüslerinde ki ağrı battıklarının veya basınç artışının göstergesi olmaktadır. Dokunma Duyusu: Deri altında yerleşmiş olan sinir uçları sıcak ve soğuğa, ağrı ve dokunmaya tepkiyi oluşturur. Bu duyarlılık, bedeni çevreleyen suda oluşan herhangi bir değişikliği algılamak ve uygun tepkiyi vermek için anlamlıdır. Su altında dokunma duyu algısı azalırken, ağrı duyusunu hissetmek hemen hemen tamamen ortadan kalkar. Bunun nedeni, suyun deriyi soğutması sonucu duyuları algılayacak hücrelerin duyarlılıklarındaki azalmadır. Donmuş parmakların ağrıya duyarsızlığı ve ağrıyı hissetmede yetersizliği iyi bilinen bir olgudur. Ünlü Rus cerrah Pirogoff, bu durumu anestezi kullanmadan kar ile dondurulmuş kol ve bacakların amputasyonu için uygulamıştır. Su altındayken azalan ağrı duyu algısı dikkate alınmalıdır, çünkü dalgıçlar farkına varmadan yaralanabilirler ve gerekli önlemi alamayabilirler. Su altında soğuk ve sıcağı hissetmek değişikliğe uğramamaktadır. Suyun ısıtma kapasitesi havaya kıyasla 4 kat daha fazladır. Dahası suyun ısı iletkenliği havanınkinden 25 misli daha fazladır. Bu durum insan bedeninin suda havada olduğundan çok daha hızlı ısı kaybedeceği anlamına gelmektedir. Ani ısı farklılıkları nedenli insan organizmasında onarılması zor hasarlar meydana gelebilir. Isı kaybının yaratacağı hasarları en aza indirmek için, dalgıçlar “ilk” ve “ikinci” titreme veya ürpermelerini güvenle dikkate almalıdırlar. “İlk titreme” suya ilk girişte tipik olandır, serinlemenin başlangıcına işarettir. “İkinci titreme” daha sonra hissedilir ve anlamı aşırı soğumanın tehlikesi olup, bedenin ısı oluşturma kapasitesinin kaybedilen ısıyı artık dengeleyemediğini işaret eder. Bu durum, hipotermi olarak adlandırılır. Diğer taraftan, bir dalgıç, dalmaya hazırlık yaparken dalgıç giysisi içinde uzun süre sıcak güneş ışınlarına maruz kalarak aşırı ısınır ve hipertermik de olabilir. Koku ve Tat: Koku duyusunun organı burun, maske altında normal fonksiyonunu tam yapamamakla birlikte dalgıcın soluduğu havanın durumu hakkında bilgi verir. Yağ, toz ve küf kokusu hissetmek, aygıtın kompresör tarafından yetersiz ve kötü bir şekilde doldurulduğunun işaretidir Artan su basıncı ve enerji harcaması tat duyusundaki değişikliğin bazı nedenleridir. Öğrenciler, dalma etkinliğinin ilk günlerinde iştahları yerinde iken daha sonra değişken ve kaprisli olurlar. Balık, et ve ekmek yerine salata, meyve, yoğurt ve meyve suyunu tercih ederler. Bu değişiklikler su altı dünyasında ve basınç odalarında yaşayan dalgıçlarca da doğrulanmaktadır. Kaynak: http://library.thinkquest.org/28170/41.html Çeviri: Prof. Dr. Neşe Tunçel. Osmangazi Ü. Tıp Fak. Fizyoloji AD. Eskişehir. 509