HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 41

Durmuş Hazreti Ali , bakmış şövalye saf , harbî konuşuyor . E Ali de saf , tutmuş belinden çözmüş Zülfikâr ’ ı atmış yere . Kalkanı da atmış .
Şimdi şövalye bakıyor , “ Ne yapıyorsun ?” demiş .
“ Aradığın o Ali benim ” demiş Hazreti Ali , “ Çek kılıcını vur boynuma , al başımı götür Hükümdâra , er muradına .”
“ Ben bunu yapamam .”
“ Aşkın gözü kördür , muradsız kalırsın kardeş , uçururum ben senin başını ” demiş Hazreti Ali , “ hadi emrime itaat et , çek kılıcı .”
Şövalye bunu görünce , “ Vazgeçtim ” demiş “ ben kızdan . Seni o kızdan daha çok sevdim . Ben böyle bir mert görmedim . Ben muradıma ereyim diye başını veriyor .”
“ Peki ” demiş Hazreti Ali , “ ben sana o kızı alacağım .”
Hemem trak kuşanıyor Zülfikâr ’ ı , atlıyorlar atlara , doludizgin geliyorlar Hükümdârın bulunduğu şehire . Ali bir nârâ atıyor , önüne geleni ortadan kaldırıyor . Şövalye de Ali ’ den güç alıyor , orayı bozguna uğratıyorlar .
Ali , kızı veriyor şövalyeye , gidiyor .
İşte Şâh-ı Merdân … Ne kadar şâhlar varsa , ne kadar mertler varsa , hepsinin üstünde bir merttir Hazreti Ali .
41