HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 36

Kız zeki , oruç tutar gibi az yiyor , bunu daha çok aç bırakıyor . Ahmet acıkmış , gözleri kamaşıyor . Kalkmış arıyor ne alacak çarşıdan , pazarı da bilmiyor . Çıkmışlar beraber , Ahmet ’ in elinde zembil , o taşıyor erzakları , erkek ya . Yapıyorlar alışverişlerini geliyorlar eve .
Kız demiş , “ Ahmet , dünyalığımız bitiyor , çalışman lazım .” “ Ben çalışamam .” “ E sen bilirsin ” demiş kız .
Ahmet düşünmüş taşınmış iş aramaya başlamış . Bakmış bir kervan işçi arıyor , atları baksın , atlara su versin , ona da maaş verecekler . Tembel Ahmet o kervana yolcu oluyor , helalleşiyor hanımıyla , çıkıyor işe .
Yolda bir yerde atlar susamış , gelmişler bir kuyu başına , kovayı indiriyorlar ama kova suya inmiyor .
Bakmışlar ki , iki tane iri yarı kaplumbağa kuyunun dibinde durmuşlar , suyu kapamışlar .
Tembel Ahmet ’ e diyorlar , “ Sen in kuyunun dibine , suyu doldur bize seni çekelim yukarıya .”
Yok ne yapsın Ahmet … İndiriyorlar Ahmet ’ i kovayla aşağıya . Bakıyor şimdi kaplumbağalara , duruyor Ahmet onları görünce , hiçbir türlü su alamıyor .
Kaplumbağa dile gelmiş , “ İkimizden hangimiz daha güzeliz , seçersen sana ikramda bulunacağız .”
Ahmet demiş , “ Aranızda hanginiz daha çok sevgiden söz ederse , o güzel sayılır .”
Kaplumbağalar beğenmişler Ahmet ’ in sözünü , ikisi de birer peri hâline gelmişler . Bunun doldurmuşlar kovasını suyla ve iki tane nar vermişler Ahmet ’ e .
36