HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 37

Ahmet sulamış atları , başka bir kervana vermiş narları , götürsün evine . Kervan dönmüş şehire , bulmuş Ahmet ’ in evini , getirmiş narları . Kız o narları kırmış , ne görsün , narların içi hep yakut . Kız gitmiş onları sarrafta bozdurmuş , bir arsa almış babasının sarayı önünde , bir konak da yaptırmış , orda oturuyor .
Padişah diyor , “ Allah Allaah , hangi prens geldi buraya ? Ne kadar süslü püslü bir saray yaptı . Acaba Mısır prensi midir ? Nerenin prensidir bu ?”
Merak sarmış Padişahı .
Şimdi tembel Ahmet dönüyor hizmetinden , arıyor evini bulamıyor . E biraz başlamış artık yürümeye , gözleri açılmış . Anlatmışlar , bakmış ki evi olmuş koskoca saray .
Eşine demiş , “ Bu nasıl oldu ?”
“ Senin kazancınla oldu Ahmet . Sen iki tane nar gönderdin , o narların içi yakut doluydu . Onları sarrafta bozdurdum , parasıyla bir arsa aldım , bu sarayı inşa ettirdim .”
Şimdi sarayda eşi hanım hanım oturuyor , Ahmet de efendi efendi oturuyor . Haber göndermiş Padişah , gelecek onları ziyarete ; bunlar da haber göndermiş , buyrun gelin demişler . Kız yemekler hazır etmiş , Ahmet karşılamış Padişahı . Oturmuşlar , yemişler içmişler .
Bir vakitten sonra , “ Kimsin sen oğlum ?” demiş Padişah . “ Ben ” demiş , “ tembel Ahmet .”
“ Nasıl tembel Ahmet ?!.. Tembel Ahmet bu sarayı yapabilir mi ?”
Tembel Ahmet , “ Ben bunları ” demiş , “ eşimin sayesinde yaptım . Onun sayesinde tembellik de benden gitti .”
37