HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 217

Çünkü semâzenin elini açması ; yücelerden alıyor , kullarına saçıyorum , onların gönüllerini yoklayıp , sana sunuyor , kendime hiçbir şey mâl etmiyorum , anlamına gelir .
Peygamberler daima Hakk ’ tan söz ettiler . Yolcunun gönlünü dinleyip , yine Hakk ’ a davet ettiler . Onun için semâzenlerin her biri , bir Peygamberi temsîl eder .
Semâzenin , Hakk ’ ın elçisi sıfatını giymiş olduğunu düşünüp , bütün nefsî duygulardan arınması lâzım . Benliğe girer , şımarıklık yaparsa boşuna semâ eder , hiçbir mânâ taşımaz . Semâ zikirdir , ibadettir .
Hazreti Şems-i Tebriz , “ Sen onu aşk ile yaparsan zikir sayılır . Aşk ile yapmaz , nefsin için yaparsan , o semâ yarın sana ceza verir ” diyor .
“ Ey dil , ister isen kâmil olsun noksanın , Gir sikkesi altına Hazreti Mevlâna ’ nın . Girersen sikkesi altına Hazreti Mevlâna ’ nın , Cihanda bir görünür , Ali Ekber okunursun . Çıkarsan sikkesi altından Hazreti Mevlâna ’ nın , Sıradan biri okunursun …”
Semâzenler , Mevlâna ’ nın pervâneleridir . Gönüllerini güzelliklerle doldururlarsa mesele kalmaz .
217