HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 168

Musa ’ ya o gece bir nidâ geliyor , Rabbi içinden sesleniyor , “ Ey Musa !” diyor , “ Sen bugün ne yaptın ? Sen ayırmaya mı geldin birleştirmeye mi ? O garip çobanı azarladın . Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın . Ağzından çıkan lâfı bilmese de , o çoban inancında samîmi idi . Kalbi temiz , niyeti hâlisti . Biz kelimelere bakmayız , niyete bakarız ! Kelâmlara bakacak olsak yeryüzünde insan kalmazdı ! Biz çobandan razıydık . Başkasına medih olan söz sana zemdir . Ona bal olan sana zehirdir . Sen işittiklerini inkâr ve küfür saydın ama bilsen ki bir kabahati varsa bile , ne tatlı kabahattir onunki …”
Musa hemen hatasını anlıyor , ertesi gün çobanın yanına gidiyor . Çobanı yine dua ederken buluyor , ama dünkü heyecanından , samîmiyetinden eser yok . Öğretildiği gibi yakarmaya gayret gösteriyor , aman yanlış bir lâf etmeyeyim diye takılıyor , kekeliyor , terliyor .
Musa , çobana yaptığından pişman olup sırtını okşuyor ve diyor ki : “ Ey dost , ben hatalıyım , ne olur affet . Bildiğin gibi dua et . Allah ’ ın nazarında böylesi daha kıymetlidir .”
Allah gönüle bakar ; eğer senin gönlünde varsa Hazreti Muhammed , Ehlibeyt , Hazreti Mevlâna , temiz bir niyetle gönlünü bağlamışsan ikrâr verdiğin yere ve bir an dahî ikrâr verdiğin yerin dışına çıkmıyorsan , işte o zaman sen her an ibadette sayılırsın . Temiz bir niyetle yapılan dualar , Allah katında mutlaka suret bulur ve güzellikler zuhûra gelir .
168