HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 157

Hazreti Muhammed ’ in Hırkası …
Hazreti Resûlallah , “ Benim hırkamı Veysel Karânî ’ ye götüreceksiniz dediği için , Ebûbekir-i Sıddık , Hattapoğlu Ömer , Osman-ı Zinnûrî ve Hazreti Ali hırkayı Veysel Karânî ’ ye götürmek üzere yola çıktılar .
Geldiklerinde Veysel Karânî Hazretleri ’ ni secdede buldular . Selâm veremediler , dördü birden huzurda durdular .
Zaman geçti , Veysel Karânî Hazretleri secdeden başını kaldırmayınca , Hattapoğlu Ömer dayanamadı , selâm verdi ve secdesini bozdu . Veysel Karânî Hazretleri başını kaldırdı ve “ Biraz daha sabretseydin ümmet-i Muhammed ’ in bu âlemden gittikten sonraki tüm rûhî cezalarının kapısını kapatacaktım ” dedi .
Ondan sonra hırkayı verdiler , durumu anlattılar . Veysel Karânî , hepsine Peygamber Efendimizi sordu , “ Nasıl tanırdınız ? Nasıl görürdünüz ?”
Ebûbekir-i Sıddık , O ’ nun bütün adâletini iyi bir dil ile anlattı . Bu cevap üzerine Veysel Karânî Hazretleri , “ Sen , benim maşûkumun , cihan nûru Hazreti Muhammed ’ in dış kısmını görmüşsün ” dedi .
Hattapoğlu Ömer ’ den ve Osman-ı Zinnûrî ’ den de benzer yanıtlar aldı .
Sıra geldi Hazreti Ali Efendimize . Hazreti Ali şöyle cevap verdi : “ Medine ’ den Mekke ’ ye İslâm orduları gelip , Mekke ’ yi fethettikten sonra , Hazreti Resûlallah bana buyurdu : ‘ Yâ Ali , çık benim omuzlarıma , bu putları kır .’ Ben de kendisine dönüp dedim ki : Senin bu mübârek omuzlarına ben basamam yâ Resûlallah . Sen çık benim omuzlarıma . Hazreti Resûlallah buyurdu ki : ‘ Yâ Ali , sen
157