“ Güzel , Allah senden razı olsun …”
Öbürünü çağırmış . Daha sonra bir diğerini , hepsi birbirine yakın cevaplar vermişler . Sıra Mûslihiddin Efendi ’ ye gelmiş .
“ Erenler , sana Allahlık verilse , bu âlemde ne yaparsın ?”
“ Bir hükümdâr giderse yerine bir hükümdâr getiririm , bir hoca giderse yerine bir hoca , bir papaz giderse yerine bir papaz , bir sarhoş giderse yerine bir sarhoş , bir topal giderse yerine bir topal , bir marangoz giderse yerine bir marangoz …” başlamış saymaya . Ne varsa bu âlemde , gidenlerin yerine aynısını getirmiş .
Sümbül Efendi , bu cevap üzerine , “ Evlâdım ” demiş , “ ben sana mânen soyunuyorum . Çünkü sen merkezden konuştun , dünyanın düzenini bozmadın .”
Bundan sonra Mûslihiddin Efendi , Merkez Efendi olarak anıldı . Merkez Efendi ’ nin dünyevî hekimliği para etmedi ama her şeyin üstünde mânevî bir hekimliğe sahip oldu .
Bütün dâvâ Hakk ’ ı istemek , Hakk ’ ı bulmak , O ’ nunla yaşamak , O ’ nu yaşatmaktır . O ’ nu bulduktan sonra her şeyi bulmuş oluruz , her işimiz kolaylaşır . Hakk ’ ı bulamadın mı , dünyalar senin olsa sen boşlukta sayılırsın . O da insan dışında değildir . Bizler bir aynayız . Temiz bir iman , temiz bir aşkla bakıldı mı gün gelir , siz O olursunuz .
“ Ey insan ! Ne gördüysen bu âlemde senden dışarı değil . Ne istersen iste , kendinde iste ; çünkü sen her şeysin …”
191