HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 110

Ertesi gün hepsi ellerinde ölü tavuklarla şeyhin huzûruna gelmişler . Şeyhin sevdiği mürid ise , tavuğu canlı getirdiği için , arkadaşlarının alaycı bakışlarından utanarak bir kenara çekilip , şeyhini beklemeye koyulmuş . Şeyh geldiğinde , o hariç hepsi kendilerinden çok emîn bir hâlde ölü tavukları şeyhlerine sunmuşlar .
Şeyh dönüp , sevdiği müridine , “ Sen neden kesmedin tavuğu ? Bak bütün arkadaşların tavukları kesip getirmişler ” diye seslenince , hepsi birden , şimdi şeyh ona kızacak diye sevinmişler .
Mürid , sessizce , biraz da utanarak yaklaşmış , “ Şeyhim ” demiş , “ siz dediniz ki , tavuğu Allah ’ ın göremeyeceği bir yerde kesin , fakat ben nereye gittiysem her yerde Allah her yaptığımı görüyordu .”
Şeyh bu cevap üzerine , “ Peki nasıl görüyordu evlâdım ?” diye sorunca , mürid bu defa , “ Benim gözlerimden görüyordu şeyhim !” diye cevap vermiş .
Şeyh bu cevabı duyar duymaz , “ Aferin evlâdım , işte ben de senden bunu beklerdim ” demiş ve diğerlerine dönerek , “ Şimdi anladınız mı ben onu neden bu kadar seviyorum ?” diye buyurmuş .
Allah , dediğimiz zaman , Allah , güneşle , ayla , yıldızlarla dile gelmez . Ne ile dile gelir ? İnsanla dile gelir .
Allah , güneşi , ayı , yıldızları , dağları , çimenleri , okyanusları yarattı , hiçbirinden dile gelemedi . En son insanı yarattı , insan gözüyle bu âlemde yarattığı bütün varlıkları seyretti ve hepsini isimlendirdi . Kendi ismini de yine insandan aldı . Kendi içinde , onu canlı tutan , ona hayat veren o kudrete ‘ Allah ’ ismini verdi .
110