Mütercim Tercümanlık Bölümüne başlamadan önce sanat ile profesyonel anlamda 12 sene uğraştım . Notaları yoğurdum , bestecilerin eserlerini algılamaya , bir nevi aracıları ve sesleri olmaya çalıştım ; tıpkı bir çevirmen gibi . Eserleri sosyolojik açıdan düşünerek aktarmayı denedim , deneyimledim . Beethoven ’ ın , Mozart ’ ın , Tchaikovsky ’ nin , Ulvi Cemal Erkin ’ in , Fazıl Say ’ ın eserlerini ; doğup büyüdüğüm , kültürüyle harmanlandığım Türkiye ’ den bağımsız , içselleştirdiğim Türk ezgisinden kopuk bir şekilde aktarabileceğim düşünülemez , öyle değil mi ? İşte birikimle yoğrulan insan ; yaşamın bir köşesinde , deneyimlediği kadar bir değer taşıyor ve bu değeri de düşüncelerinde , yazılarında , çevirilerinde , ürettiği her şeyde çoğu zaman bilinçsiz olarak aktarıyor . Şu anda okumakta olduğunuz yazıyı bendeniz Çağıl yazıyor ama siz benim hakkımda ne kadar bilgi sahibisiniz ? Acaba düşüncelerimi , aktarımlarımı ben ne kadar iyi ifade edebiliyorum ? Anlayacağınız düzeyde mi kaleme alıyorum ? Siz ne kadarını algılayabiliyorsunuz ? Birçok muamma bulunmakta . Belki de içinizden “ Yahu bir yazar olarak bizlere çeviri için ne yapmalı ?” sorusunu açıklayacağına kendinden bahsedip duruyorsun diyorsunuz . Her şeyin bir nedeni vardır Sayın okur ! :)
Çevirinin bir birikim olduğunu , bir sanat eseri olduğunu , yazma eyleminin ne denli soyut olduğunu her yazımda vurgulamaya çalıştım ve bugün de görüyorum ki “ çeviri sektörü ” genelde “ genç çevirmenlerden ” yoksun bırakılıyor . Çevirmenin haklarını gözetmeye çalışan nice uzman çevirmenin birleştiği “ ÇEVBİR ” ise bu genellemenin dışında kalan güzel bir örnek .
Birçok çeviri bürosu dijital dünyanın dinamiklerini yansıtan , yıllarca sektörde “ tecrübe ” kazanmış genç çevirmenlerin peşinde , peki ücretler ? O konuya bu yazımda değinmeyeceğim , yararı yok . Bu yazının belki de tek bir amacı var o da şu ki : Sevgili okurların , genç çevirmenlerin , sektöründe uzman çevirmenlerin “ çeviri sektörüne ” yeni bir pencereden , kapıdan , bacadan bakmalarını sağlamak . Dergimizin bu sayısında BDÇ araçlarına daha da genel olarak çeviri teknolojilerine odaklandık . Senelerdir bu sektörde konuşulan fakat “ uzmanlık ”, “ katma değer ” eklenmediği sürece pek de bir işe yaramayan teknoloji . Evet , “ insan ötesi ” bir çağdayız , koşarken dünyanın bir ucundaki konferansa katılım sağlayabildiğimiz , birçok farklı platformdan , yabancı hocalardan ders alabilme şansımızın olduğu , hatta diplomamızı bile odamızdaki rahat koltuğumuza yaslanıp da alabildiğimiz bir çağda . Pekâlâ her şey bu kadar bir anda oluverirken “ birikim ” e ne oldu dersiniz ? Tuzla buz oldu . “ Birikim ” kavramı “ paylaştıkça ” çoğalan , “ eğitimle ”, “ uygulamayla ” ileriye taşınan bir kavram . Dijitalin büyüsüne kapılıp da sadece çeviri araçları üzerinden ilerleyecek bir sektör düşünülmemeli artık . Tam tersi artık beynini kullanan , katma değer yaratan insan bir adım öteye taşımalı sektörleri . Çeviri sektöründe de durum farklı değil . Sektörün öncelikle interdisipliner düşünebilen , çeviri sektörünün varlığından beri konuşulan “ Kaynak metnin tek bir çevirisi yoktur .” cümlesini çoktan özümseyebilmiş insanlara ihtiyacı var . Ama bundan da öte sevgili okur ; tıpkı bir yazar , çevirmen sizin açınızdan bakıp erek metni nasıl algılayacağınızı düşünüyorsa siz de çeviri sektörünü sadece “ uzmanlar ” ın penceresinden düşünmemelisinizdir belki , öyle değil mi ? Çeviri öğrencilerinin bolca desteğe , söz almaya , eğitime , uygulamaya ve en önemlisi de çeviri eğitimi boyunca beslendikleri kadar da uzmanlıklarını kazanırken uygulama yapmaya ihtiyaçları var . Fırsat ? Yaratılmalı .
21