geoCED geoCED Sayı 3 | Page 2

SAYI: 3 (EYLÜL 2019) SAKARI DEĞİL, SAKARYA CENNET OLSUN Prof. Dr. Nurfeddin KAHRAMAN 1 Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege coğrafi bölgelerinde 58.000 km 2. lik su toplama alanına sahip Sakarya Nehri, 824 km. uzunluğu ile milli sınırlarımız içindeki en uzun üçüncü akarsuyumuzdur. Sakarya, kaynak bölgesinden ayrıldıktan sonra önce güneydoğu, sonra Ankara – Eskişehir il sınırı üzerinde kuzey, Orta Sakarya vadisinde batı, daha sonra da aşağı çığırında, kuzey-kuzeydoğu yönde akış göstererek Karadeniz’e ulaşır. Bu büyük nehir yatağının oluşum süreci, uzun sayılabilecek bir jeolojik geçmişe sahiptir. Su toplama havzası, ülkemizin %7’sine yakın bir alanı içine alır. Sakarya, bu geniş sahada farklı iklim özellikleri gösteren sahalardan geçer. Nehir, yukarı çığırındaki geniş, dalgalı düzlüklerde step, orta çığırını oluşturan Dağlık Frigya bölgesinin kuzeyinde Karadeniz, vadi tabanlarında ise Akdeniz, yüksek kesimlerde karasal, aşağı çığırında yükseltinin azlığına bağlı olarak Akdeniz, Karadeniz’e doğru yol aldıkça da Karadeniz tesirinin kuvvetlendiği iklim karmaşaları içinde denize ulaşır. Nehir, aşağı çığırında Kuzey Anadolu Fay hattının oluşturduğu doğu – batı yönlü yapısal hatları lakayt bir şekilde keser. Yerkabuğu bloklarının yükseldiği kesimlerde derine doğru aşımın kuvvetli olmasına bağlı olarak dar ve derin boğazlar meydana getirmiştir. Geçitli, Darboğaz, Paşalar, Cambazkaya, Geyve, Mağara ve Akkum boğazları, Sakarya vadisinin gelişim hikayesini anlamak isteyenlere bu hikâyenin satırları olarak çok şey anlatır!.. Beraberinde sundukları göz alıcı manzaralar… Görmek isteyenlere de farklı bir dünyanın kapılarını aralar. Sakarya Nehri, jeolojik anlamda da Anadolu coğrafyasının kadim nehirlerindendir. Nehrin yıl içinde taşıdığı su miktarı, zaman içinde değişmeler gösterse de; yıllık ortalama akımı (debi) 228 m 3 /sn.dir (Hoşgören, Y. Hidrografyanın ana çizgileri. İ. Ü. Ed. Fak. Yay. s. 57). Geçmişten günümüze geçen zaman içinde, nehrin beslenme açısından önemli kayıplar yaşadığını söylemek mümkündür. Örneğin 1335 yılında İznik’ten Geyve’ye gitmek isteyen Tancalı (Cezayir) seyyah İbn-î Batuta, Pamukova batısındaki Mekece’de nehirden geçerek yoluna devam etmek niyetindedir. Fakat güçlü nehir, ünlü seyyahı atı ile sürüklemeye başlar. Yardımcıları Batuta’yı güçlükle kurtarır. İbn-î Batuta bu nedenle Sakarya Nehri için “Sakarı” yakıştırmasını yapar (İbn-î Batuta seyahatnâmesinden seçmeler. 1000 temel eser MEB yay. s.47). Sakarı, Farsça’da “cehennem” demektir. Nehir yatağı çevresinde yaşayan insanlar da, günümüzde bu nehir için “Sakar, Sakarı” derler (Deresakarı Köyü – Bilecik). Uzun sayılabilecek bir zamandır Sakarya artık o eski gücünde değil. Orta Sakarya vadisindeki Geçitli Köyü önlerinde iki yıl önce paçaları sıvayıp nehri karşıdan karşıya geçtiğimde kendi adıma sevinmiş, Sakarya adına da cidden üzülmüştüm! 1 Prof. Dr. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü 1