Geniş AÇI Sayı 3 Mayıs 2018 geniş açı-31052018-D-SON | Page 42
Boş Kutu
Doğduğundan beri zihinsel engelli olan Suna 11 yaşındaydı ama Ailesi, arkadaşlarının Suna’yla
dalga geçmemesi için onu 11 yaşına kadar okula göndermemişti. Ama artık suna’nın okula gitmesi
gerekiyordu. Annesi onu engellilere özel bir okula gitmesini istemiyordu. Suna ilk okul gününü heyecanla
bekliyordu.
O gün geldiğinde Suna sınıfa girdi, herkes ona bakıyordu. Derste saçma sapan sesler çıkarıyor,
etrafındakileri rahatsız ediyordu. Bu hareketler artınca öğretmenleri Suna’nın ailesini okula çağırdı. Onla-
ra Suna’nın daha hazır olmadığını, onu okuldan almaları gerektiğini söyledi. Annesi bu sözleri duyunca
kendini tutamadı, ağlamaya başladı. Ailesi yalvar, yakar Suna’nın okulda kalmasını sağladı.2-3 gün son-
ra öğretmenleri sınıfta değişik bir ödev
verdi. Bu ödev en değer verdiğiniz şeyi bir kutunun içine
koymaktı. Sonra Suna’yı yanına ça-
ğırdı ve şöyle dedi; Suna ödevi unutma olur mu
kızım. Suna başını salladı ve
yerine oturdu.
Bir sonraki gün herkes
elinde bir kutuyla, geldi. Sıra kutuları açmak-
taydı. İlk baş Yüksel’inkini açtı.
İçinde kuru bir gül vardı. Öğretmen neden
içine kuru bir gül koyduğunu
sordu. Yüksel “benim için en değerli olan
şey bir çiçek çünkü ço-
cuklar çiçek gibidir. Sahip olunduklarında
herkesi mutlu ederler.” dedi.
İkinci kutuda Ayça’nın koyduğu camdan
bir kalp vardı. Öğretmen aynı
soruyu Ayça’ya da sordu. Ayça’da “Ben-
ce Camdan bir kalp dünyadaki
her şeyi temsil ediyor, o yüzden en değerli
varlık camdan bir kalptir.”dedi üçün-
cü kutu Kemal’indi ve içinde annesinin
fotoğrafı vardı. Öğretmenleri Zehra
Hanım ilk başta şaşırdı daha sonra aynı
soruyu Kemal’ de yöneltti. Kemal de
“Bana göre en değerli varlık annelerdir.
Çünkü onlar olmadan hayat geçmi-
yor 2 yıl önce annemi kaybettim hayat
tamamen çekilmez oldu.” diye ce-
vap verdi. Bu şekilde öğretmen diğer
öğrencilerin kutularına da baktı.
En son Suna’nın kutusu kalmıştı. Zehra
Hanım o kutuyu açınca tahmin
ettiğinin gerçekleştiğini gördü. Kutu
bomboştu. Ne yapacağı-
nı bilmeyen öğretmen sadece
Suna’nın suratına baktı.
Suna “Görmüyor musun öğret-
menim?” dedi. Öğretmen
ciddi bir tavırla “Hayır” dedi.
Suna çok üzgün bir şekilde
“Nasıl görmezsiniz?” diye
bağırdı. Zehra Hanım sinir-
lendi ve “görmem tabi
içinde hiçbir şey yok ki” diyerek
kutuyu yere fırlattı. Bunun
üzerine Suna da ağlamaya başladı.
Çok sinirlenmişti ve ağzından birkaç
kelime döküldü; SEVGİM, SEVGİM. Bu olay-
dan sonra öğretmen bir ay boyunca sınıfa
gelemedi. Suna’nın böyle bir ödev getireceğini hiç düşünmüyordu. Nasıl düşünebilmişti ki Suna bunu.
Zehra Hanım daha önce hiç Suna’nın duygularını dışarı yansıttığını görmemişti. Suna’nın o ödeve böyle
bir yorum yapması onu şaşırttı. Aslında Suna’nın yorumu herkesi şaşırttı. Zehra Hanım sınıfına döndüğün-
de Suna’nın 10 kilo zayıfladığını gördü. Nedenini çok merak ediyordu fakat ailesine sormaya korkuyordu.
Suna git gide zayıflıyor Zehra Hanım da endişeleniyordu. Bir sure sonra Suna kısalmaya başladı.
Yavaş yavaş kısalıyordu. Durumu kötüleşiyor gibiydi ama normalde zihinsel engelli insanlar bu tarz
belirtiler göstermezdi. Zihinsel engeli yetmiyormuş gibi bir de kanser mi eklenmişti? Bu kadar yük Suna
gibi narin bir kıza fazlaydı. Hayat birine bu kadar acımasız davranamazdı. Olamazdı olmamalıydı Zehra
Hanım tüm cesaretini toplayıp Suna’nın ailesini okula çağırdı. Suna da olan değişiklikleri söyledi ve du-
rumunun ne olduğunu sordu…
Zehra Hanım ağlamaya başladı. Gerçekten bu kadar acımasız mıydı hayat bize karşı. Suna kanser
miydi gerçekten. Bu gerçek değildi ya zaten böyle bir şey olmazdı. Bir hafta kadar sonra Suna kanser-
den öldü ve tabutunun üstünde kocaman boş bir kutu vardı.
38
Melek Nurbanu AYRAN
6/C