fUSKA MAG vizyon eleştirileri FİLM fUSKA MAG vizyon eleştirileri FİLM
lideri olması gereken Scott Summers'ı mundar ettiler, yazık günah).
70'lerdeyiz. Mystique ablamız tüm seksiliği ve maviliğiyle Trask Industries'in kurucusu Boliver Trask'i öldürmeyi planlıyor. Mutantları avlayacak olan Sentinel projesi için tonla mutant üzerinde deney yapmaktan çekinmemiş bir bilim adamı kendisi. Onu öldürmeye çalışırken kendisi de esir alındığı ve Mystique'in DNA'ları üzerinden mutantlara karşı insanlığın elde ettiği büyük avantaj, karanlık geleceğe uzanan yolda sonun başlangıcı olduğu için Wolverine'in geçmişteki Charles Xavier ve Magneto'yu bulması ve Mystique'i durdurması şart.
başlangıcı olduğu için Wolverine'in geçmişteki Charles Xavier ve Magneto'yu bulması ve Mystique'i durdurması şart.
X-Men serisi hikaye anlamında zaman zaman tökezlese de (Wolverine filmlerine girmek bile istemiyorum. Origins başlı başına serinin istikrarının içine eden bir film) genel olarak Xavier ve Magneto ilişkisini ve görüş ayrılıklarının kendilerini getirip bıraktığı noktayı iyi işlemesini beceriyor. First Class ile başarıyla inşa edilen iki farklı bakış açısı yine aynı oranda başarıyla karşı karşıya getiriliyor. Mutantları insan ırkından üstün görüp koruyan ama bu uğurda insanları harcamaktan çekinmeyen Magneto terazinin bir ucundaysa, yine onları koruyup kollayan ama bunu yaparken de insanlar ve mutantların barış içinde yaşayabileceği bir ortam hayal eden ve bunun için uğraşan Xavier öbür ucunda. Serinin önceki filmlerinde Ian McKellen ve Patrick Stewart arasında işleyen kimya, yine çok leziz bir biçimde Michael Fassbender ve James McAvoy arasında da işliyor. Burada bir parantez açıp önceki filme ağırlığını koyan Michael Fassbender olurken bu filmde McAvoy kesinlikle onu fersah fersah geride bırakıyor.
Jennifer Lawrence'ın Oscar'ın da ardından son birkaç sene içinde iyiyden iyiye artan popülaritesinden bolca faydalanmak isteyen Fox, sadece promolarda ön plana çıkarmakla kalmamış, hikayeyi de bir nevi onun üstüne kurmuş. Herkesin kaderi onun elinde. Lawrence'ın kaymağını iyi yemişler, o da beklentileri boşa çıkarmamış sağolsun. Ekibe yeni katılanlardan QuickSilver, ilk promo görselleri düştüğü zaman gümüş pembe saç modeliyle bende Emo bir genç izlenimi bırakmıştı. Stiliyle uzun süre tüm hayranların alay konusu olmasına rağmen gene hepimize söylediklerimizi yutturan inanılmaz eğlenceli ve komik bir karakter yaratmayı başarmışlar. Filmin şüphesiz en komik sahnesi de ona ait. Evan Peters'ın ciddiyetsiz tasvirini Aaron Johnson'ın Avengers: Age of Ultron'daki halinden hep daha çok seveceğim gibi geliyor.
"Geçmişe gidelim şu karakteri öldürelim de ileride başımız yanmasın, ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey" temalı Terminatör hikayelerinden fenalık geldiğinin ben de farkındayım. Ancak Singer, buradaki zaman yolculuğunu geri plana atarak karakter çatışmasını ön plana çıkardığı ve aldığımız kararların hayatımızı, hatta ve hatta kişiliğimizi nasıl şekillendirdiği üzerine giden bir yaklaşım benimsemiş. Bu anlamda çok da nefis bir bilim-kurgu filmi olmakla birlikte özünde çok da güzel bir "insan" hikayesi.
Şu anda tarihsel olarak birbiriyle örtüşmeyen pek çok boşluk var seride. Bunun en temel sebebi Fox'un bu işe girişirken önce çekilecek olan projeye odaklanıp Marvel gibi gelecek projeler için bir temel hat belirlememesi. Yani X-Men serisine devam ederken bir anda para kazanalım mantığıyla Wolverine: Origins'e karar verip arkasından First Class'ı çekip birbiriyle uyumsuz bir sürü olay göze çarpabiliyor.
X-Men: The Last Stand'in enkazını toplamak kolay olmasa da güzel sürprizleri ve seriyi toparlamaya çalışmasıyla Bryan Singer, hiç olmazsa çaba gösterdiği için benim takdirimi kazandı. X-Men: Apocalypse'e bağlanacak gizli sahnesi de cabası.
30 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 31