110 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 111 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 76
fUSKA MAG EDEBIYAT fUSKA MAG EDEBIYAT
Ama daha temel olarak soru soruyoruz, merak ediyoruz, ötesine geçmek istiyoruz. Özgür olduğumuzu ispatlamak için belki, kapıları açıyoruz, denizleri aşıyoruz, elmayı yiyoruz. “Ne zaman bir şeyin mümkün olduğunu görsek, o şeyi kaçınılmaz hale getiririz ve gerçekleştiririz,” diyor Palahniuk.
Kendimize zarar vereceğini, yasak olduğunu, her şeyi mahvedeceğini bilsek bile. Nedense daha çok yıkıcılıktan ve yaşadığını hissetmek için her şeyi denemeye hazır, sıkılmış, kötü çocuklardan bahsediyormuş gibi geliyor kulağa. Ama aslında olay basit. Yumurta yemeyen yeğenimin büyükçe bir dilim tiramisuyu bitirdikten sonra, “Bunda yumurta yok di mi?” diye sormasıyla aynı şey. Annem “Biraz var.” der demez ağzının tadı kaçıyor, “Uff keşke hiç söylemeseydin.” diyor. Doğru, onu üzmemek için söylemeyebilirdik gerçeği, peki o niçin soruyor? Cevap % 50 gibi yüksek bir ihtimalle üzücüyse, neden mutlu bir umursamazlık içinde yuvarlanıp gitmek yerine huzurumuzu riske ediyoruz?
Palahniuk'un freak show (ucube gösterisi) hissi veren, ama % 100 kurgu dışı karakterleri -“testis festivali”ne katılanlar, Amerikan güreşçileri, biçerdöver parçalayanlar, zevk için kendi şatolarını yapanlar, vücut geliştirme aşkına elli yumurta akı yiyenler, kendini roketle fırlatan adam- bu yüzden bir imza peşinde. Yaptıkları biraz hobi (eğlenceli vakit öldürme) biraz ölümsüzlük isteği. Başkalarının yapmadığı şeyleri yaparak görünür olmaya çalışıyorlar. Öte yandan bu sıra dışı ilgiler ve eylemler sayesinde başkalarıyla bağlılık ilişkisi geliştirmeyi ve yeni insanlarla tanışmayı da istiyorlar. Zaten yazar ilk cümlede itiraf ediyor: “Bütün kitaplarım diğer insanlarla bağlantı kurmanın yolunu arayan yalnız bir insanla ilgili”. Kurgudan da Garip akla hayale sığmayacak ilişkilenme biçimlerini anlatıyor. Ve yalnızlığı.