EXECUTIVE HOUSEKEEPER MAGAZINE | Page 121

Ortaköy Camii, 19. yüzyıldan günümüze ulaşmış ve Boğaziçi manzarasının ana öğelerinden biri olmayı başarmış, barok mimarisinin güzel örneklerinden biridir. İnce ve zarif minareleriyle tanınan cami, karışık uslupta inşa edilmiştir. Tek kubbeli olup, kubbeden kare plana geçişte, istinad kemerlerinin birleştiği köşelerle kubbe arasındaki pandantiflerin dış yüzleri kurşunla örtülüdür. Köşelerde kontrofor kuleleri vardır. Minareler kuzey cephesinde, hünkar dairesinden yükselir. Caminin içi çok güzel olup, bilhassa kubbe tezyinatı fevkaladedir. Caminin içindeki Allah, Muhammed ve ilk dört halifenin (Hulefa-i raşidin) adları, bizzat Sultan Abdülmecid Han tarafından yazılmıştır. EMİNÖNÜ YENİ CAMİ İstanbul’da 1597 yılında temeli atılan Yeni Camii, Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerin son örneğidir. İnşaata çeşitli nedenlerle ara verildiğinden tam 66 yılda tamamlanmış, yapımında üç ayrı mimar çalışmıştır. Yeni Cami Külliyesi inşasının uzun yıllar sürmesi, farklı mimarların yapıda payının olmasına sebep olmuştur. İlk yapılanmaya Mimar Sinan’ın talebesi Davut Ağa ile başlanmış yapılanmaya Dalgıç Ahmet Ağa’yla devam edilmiş ve tamamlamak yarım yüzyıl sonra Mustafa Ağa’ya nasip olmuştur. Bu, İstanbul’da deniz kıyısında yapılacak olan ilk cami olacaktı. Yarı bataklık ve yumuşak bir zeminde inşa edilen caminin temelleri, uçlarına demir başlıklar geçirilmiş sert tahta kazıkların üzerine oturtulmuştur. Zemini deniz seviyesinden biraz daha yukarıda (yaklaşık 3 metre) tutulmuştur. İnşaatta kullanılan taşlar Rodos’tan getirildi. Kare planlı Caminin üç şerefeli iki minaresi ve yirmi iki küçük kubbesi olan avlu çerçevesinin; üç farklı yönde, kubbeli üç girişi vardır. Avlunun ortasında, kubbeli ve mermerden bir şadırvan bulunur. Yeni Cami’nin asıl özelliğini, camiye bitişik bir kemer üzerine yapılan ve 17. yüzyıl Türk mimarlığının en güzel örneklerinden biri olan Hünkâr Kasrı (Valide Kasrı) oluşturur. Caminin ana kubbesi 4 fil ayağına oturtulmuştur. 36 metre yükseklikte ve 17,5 metre çapındaki 24 pencereli ana kubbe beyaz zemin üzerine oturtulmuştur. Cami, selâtini camilerin son örneği olduğu gibi, camiye bitişik Hünkâr Kasrı’nı süsleyen çiniler de Türk çini sanatının en son ve en güzel örnekleridir. Külliye içindeki en göz alıcı mekânlardan biri olan Mısır Çarşısı, bugün hala faaliyette ve eski canlılığını korumaktadır. Külliye türbesi, İstanbul’daki en büyük sultan türbelerinden biri olan Hatice Turhan Sultan Türbesidir ve çevresinde beş Osmanlı padişahının mezarı bulunur. Osmanlı hanedanından birçok kişinin mezarı da bu bölgededir. 47 penceresi olan Türbede; Hatice Turhan Sultan, II. Mus- tafa, I. Mahmut, III. Ahmet ve IV Mehmet’in sandukaları bulunur. Ayrıca türbe içinde çok sayıda şehzade ve sultanın da mezarı vardır. DOLMABAHÇE CAMİİ (BEZMİALEM VALİDE SULTAN CAMİİ) Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanında, sahil şeridinde yer alır. Caminin yapımına Sultan II. Mahmut’un eşi Bezmialem Valide Sultan’ın emriyle 1852’de başlanmış, onun vefatı üzerine yapı, oğlu Sultan Abdülmecit tarafından 1853’de tamamlanmıştır. Camii, 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinde birçok esere imzasını atan Nigoğos Balyon tarafından inşa edilmiştir. 1855 tarihinde ibadete açılan caminin belirgin biçimsel özelliği, net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Merkezi kubbeli, kare planlı Dolmabahçe Cami, aynı mimara ait olan Ortaköy Camii ile benzerlik gösterir, yalnız aydınlatma pencereleri ile minare alemleri farklıdır. Camide öne çıkan mimari yenilik, dairesel pencere dizisidir. Bu dairesel pencere dizisi, dönemin cami ve sivil mimarisinde görülmemiş bir biçimdedir. Alt kesimlerinde yuvarlak kemerli büyükçe pencerelerin açıldığı yüksek duvarların yüzeyi, keskin hatlı, dışa taşkın kornişlerle üç bölüme ayrılmıştır. Kubbe, klasik mimaride görülmeyen bi