LINGUISTICS
¹8-9 (8) 2015
Ғылыми мақалада түрік тілі мен қазақ тілі
арасындағы жазылуы бірдей немесе ұқсас, бірақ
семантикалық жағынан басқа мағыналық сипатқа
ие сөздердің (жалған баламалар) шығу себептері
мен ерекшеліктері көрсетіліп, жан-жақты
талданған.
Еңбекте,
әсіресе,
өсімдік
атауларындағы жалған баламалар қарастырылған.
PROF. DR. V.DOĞAN
GÜNAY SAMAL
BERMAGANBETOVA
Dil Eğitimi Araştırma ve
Uygulama Merkezi
Başkanı,
Dokuz Eylül Üniversitesi,
İzmir UYabancı Dil Olarak
Türkçe
Öğretimi, Yüksek Lisans
Öğrencisi, Dokuz Eylül
Üniversitesi, İzmir
В научной статье рассмотрены причины
происхождения
и
особенности
слов,
встречающихся в турецком и казахском языках,
одинаковых по своему написанию, но не имеющих
сходного семантического значения (ложные
эквиваленты). В частности, в работе
рассмотрены названиями растений, являющиеся
ложными эквивалентами.
In the scientific article examines the reasons of the
origin and features of words in Turkish and Kazakh lan-
guages which are equal in their writing, but do not have
a similar semantic meaning (false equivalents). In par-
ticular, the paper considers the names of plants, which
are false equivalents.
TÜRKİYE TÜRKÇESİ İLE KAZAK TÜRKÇESİ SÖZDAĞARCIĞINDAKİ
YALANCI EŞDEĞERLİKLER
Giriş ve Kuramsal Çerçeve
Türkçe, dünya üzerinde çok geniş bir coğrafi alan içine
serpilmiş, gerek coğrafya gerekse yerel kültürlerin etkisiyle
farklı etkileşimlere girmiş köklü bir dildir. Doğu Avrupa'dan
Çin'e kadar uzanan geniş bir sahada varlığını sürdürmekte
olan Türkçe'nin, doğal ve yapay yollarla farklı lehçeleri ortaya
çıkmıştır. Yine de lehçelerin türediği varsayılan bir kaynak
Türkçe'nin olması beklenir. Bugünkü Türkçe lehçelerin
varsayılan dil için Ana Türkçe, Ön Türkçe, Kaynak Türkçe
gibi adlar verilmektedir. Ana Türkçe'den doğan bu lehçelerin,
kaynak dilden getirdiği ve hâlâ kendi bünyesinde barındığı
birçok özelliğinin olması kaçınılmazdır. Ana Türkçe'den
doğduğu varsayılan bu lehçelerin birçok benzerlikleri ve ortak
yanları araştırmalar tarafından ele alınmıştır. Bunun yanında
aynı kaynak dilden çıkan bu lehçeler arasındaki uzamsal,
siyasi ya da başka nedenlere bağlanabilecek kopukluklardan
dolayı, zaman içinde aralarında farklar da oluşmuştur. Bu
farklılıkları değişik boyutlarda görmeli olasıdır. Farklılık
gösteren konulardan biri de “yalancı eşdeğerlilik” konusudur.
Yalancı eşdeğerlilik, iki ayrı lehçelerin metin aktarımında
ya da hedef dili öğrenmesinde karşılanacak büyük
sorunlardan biri olarak görülmektedir.
Bu çalışmada aynı Ana Türkçeden doğmuş Türkiye
Türkçesi ile Kazak Türkçesi arasında bazı bitki adları
konusunda görülen yalancı eşdeğerlik sorununa
değinilmiştir.
Araştırmada önce eşdeğerlik sorunu ele alınmış ve bu
durumun dilbilimsel nedenleri üzerinde durulmuştur. Daha
sonra bitki (bazı meyve, sebze adları, bitki organları) iki
dilde anlamsal sorun yaratabilecek sözcükler tek tek ele
alınıp karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmalardan sonra
Türkiye Türkçesi öğrenen bir Kazak Türkünün ya da Kazak
Türkçesi öğrenen bir Türkiye Türkünün düşebileceği
yanlışlıklar konusunda önerilerde bulunulmuştur.
Yalancı Eşdeğerlik ve Dildeki Benzerlikler Durumu
Yalancı eşdeğerlik kavramı, iki farklı dilde ya da aynı büyük
dilin iki farklı lehçesinde yazılış ve/ya da söylenişlerinin aynı
ama anlamları farklı sözcükleri belirtir. Resulov, ''Akraba
Diller ve Yalancı Eşdeğerler Sorunu'' adlı makalesinde çeviri
biliminde yalancı eşdeğer terimini ''Kaynak dildeki bir
kelimeyle amaç dildeki bir kelimenin köken, yazılış ve
söylenişlerinin aynı, anlamlarının ayrı olması durumu ifade
edilmektedir'' şeklinde belirtmiştir [1, 916]. Bu açıklamadan
da anlaşılacağı gibi, yalancı eşdeğerlik b ir anlam sorunudur.
Benzer iki sözcüğün anlam açısından farklı olmasını
32
belirtiyor. Türkçe'de bu durum için farklı terimler
kullanılmaktadır. Aralarında hiçbir fark olmasa da, yalancı
eşdeğerlik yerine sahte karşılıklar, sahte benzerlikler ya da
sözde denkteşter terimlerinin de kullananlar olmuştur. Eş
değer (ing.equivalent), yapı ve köken bakımından birbirine
denk olan, eşit olan demektir.
David Crystal “sahte benzerlikler (faux amis)” olarak
adlandırdığı bu durum için “iki dilde yazılışları birbirine
benzeyen ancak genelde aynı anlamı taşımayan sözcükler
vardır. Bunlara sahte benzerlikler (faux amis) denmektedir”
şeklinde açıklamıştır [2, 349]. Fransızca ile İngilizce
arasındaki örneklerden bir kısmını sahte benzerlik olarak
örnek vermiştir. Benzer durumlar Ana Türkçeden doğmuş
ve uzun süre birbirinden kopuk olarak varlığını sürdürmüş
Türk dilleri (ya da lehçeleri) arasında da olabilecektir.
Son zamanlarda Türkiye Türkçesi ve Türk lehçeleri
arasındaki yalancı eşdeğerlik gösteren sözcükler üzerinde
yapılan araştırmalar artmaktadır. Örneğin, Fatma Özkan'ın
“Bugünkü Türk Lehçelerindeki İletişimi Zorlaştıran Kelimeler”
başlıklı yazısında Kazak, Azerbaycan, Hakas, Tatar, Başkurt
vb. lehçelerden örnekler vererek 28 kelime üzerinde
durmuştur [3, 883-889]. Bu diller arasındaki yalancı
eşdeğerlik sorunu 28 kelime ile sınırlı değildir. Yani
çalışmalar daha da genişletilerek sürmesi gerekmektedir.
Mustafa Uğurlu ise, ''Türk Lehçeleri Arasında Kelime
Eşdeğerliği'' başlıklı çalışmasında, Türk lehçeleri arasında
''tam eş değer kelimeler''in var olduğundan bahsetmiş ve
bunu şöyle açıklamıştır: ''Bunlar, ses ve yapı bakımından
aynı veya lehçeler arasındaki düzenli ses denklikleriyle aynı
kaynaktan geldiği bilinen, ancak kavram alanları
bakımından hiç örtüşmeyen kelimelerdir. Ayrıca, aynı
kaynaktan gelmeyen sesteş (''homonym'') kelimeler de
buraya dahil edilebilir. Bu tür kelimelerde bir ''eş değerlik''ten
söz edilemez'' [4, 916].
Dilek Ergönenç Akbaba ''Nogay Türkçesi ve Türkiye
Türkçesi Arasındaki Yalancı Eş Değerler'' adlı bildirisinde
yalancı eşdeğerlik oluşturan sözcükler üzerinde durmuş ve
birçok metinden örnekler göstermiştir [5, 151-176].
Ancak yapılan çalışmalar yeterli değildir. Türk lehçeleri
çok sayıdadır ve her lehçedeki bu durum ayrıntılı olarak ele
alınıp incelenmek durumundadır. Daha fazla çalışma
yapılmalı ve Türk lehçeleri arasındaki öğretim/öğrenimlerde
olabilecek tuzakları en aza indirgemek gerekir.
Diğer yandan dil canlı bir varlık olduğuna göre belirli
aralıklarla bu tür çalışmaları yenilemek gerekir. Dilde en