EURASIAN EDUCATION №3-4 2017 | Page 17

History ¹3-4 (17) 2017 Мақала оқырмандарды түрік авторлары Дамира Ибрахим және Вахит Түріктің Иосиф Сталин билігі кезінде қазақ даласындағы аштық тарихына арналған "Қазақстандағы қызыл аштық ("1929-1933)" кітабымен таныстыру. Статья имеет цель ознакомить читателей с книгой турецких авторов Дамиры Ибрахим и Вахита Тюрка "Красный голод в Казахстане (1929-1933)" посвященной истории голодомора в казахской степи во время правления Иосифа Сталина. AHMET ÇAM The article aims to acquaint readers with the book of Turkish authors Damira Ibrahim and Vahit T?rk "The Red Famine in Kazakhstan (1929-1933)" dedi- cated to the history of the great famine in the Kazakh steppe during the reign of Joseph Stalin. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Doktora Öğrencisi “DAMIRA İBRAHIM, VAHIT TÜRK, KAZAKISTAN'DA KİZİL KİTLİK (1929-1933) - STALIN'E MEKTUPLAR-ANİLAR- RÖPORTAJLAR” ADLİ KITABİN TANİTİMİ VE DEĞERLENDIRMESI İnsanlık tarihi, insanla başlar ve insanların birbirleriyle ve tabiatla olan mücadelesiyle devam eder. Bizlere tarih diye sunulan belleğin nice savaş nice afet içerdiğini kesin sayılarla ifade etmek ve bilmek mümkün değildir. Şüphe yok ki geçmişteki olumsuzluklardan dersçıkararak gelecek için doğru hamleler yapmak en doğru olandır ve gerçekte yapılması gereken de budur. Bu bağlamda milletlerin belleği tarihtir ve tarihse övünmek yanında hüzünlenmek ve en fazla da düşünmek için vardır. Yazımızda bu düşünme gayesiyle kaleme alınmış olan “Kazakistan'da Kızıl Kıtlık” adlı kitabın tanıtımını ve değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Kazakistan, Orta Asya'nın kadim toprağı. SSCB'nin başındaki isim Stalin ve onun gibi düşünen yöneticiler tarafından SSCB toprakları üzerinde tasarlanan ve uygulanan sözde "Ekim Devrimi" Kazakistan için 20. yüzyılın en derin felaketlerinden birine yol açmıştır. İşte bu felaketin tanıkları ve belgeleriyle anlatıldığı Damira İbrahim ve Vahit Türk tarafından hazırlanan bu kitap üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 1929-1933 yılları arasında geçen olaylar karşısında devleti yönetenleri durumun vehametinden haberdar etmek için yazılmış 11 mektup bulunmaktadır. Mektuplar Stalin'e, SSCB hükümet yöneticilerine ve Kazakistan Ülke Komünist Partisi Yöneticisi Goloşyekin'e dönemin aydınları, bürokratları ve dahası insanlığını yitirmemiş kimseler tarafından yazılmıştır. Oraz İsayev, Gabiyt Musrepov, Turar Rıskulov gibi isimlerin mektupları durumu özetlemesi ve vahşetin boyutunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Mektuplar, kurumlar tarafından yapılan sayımlar, ölüm ve göç oranlarını içeren çeşitli resmi belgelerle desteklenmiştir. Tüm bu uyarılar ve çığlıklar elbette müspet bir sonuç ortaya çıkaramamış ve halk açlığa terk edilmiştir. Üstelik mektupları yazanlar hakkında hapisten sürgüne kadar çeşitli susturma ve yok etme politikaları güdülmüştür. Mektuplarda ortak olan birkaç noktaya değinmek gerekirse; Kazakistan halkının acımasızca açlığa terk edilmesi, uygulanan politikaların yanlışlıkları ortaya çıkmasına rağmen hatalardan vazgeçilmemesi, ülkede bulunan hayvan sayısının birkaç yıl içinde %80 'den fazla azalması, katliam denecek seviyede insan ölümlerinin yaşanması ortak görüşler olarak sıralanabilir. Kitabın ikinci bölümü ise “Hatıralar” bölümüdür. 26 adet hatıradan oluşan bu bölümde 1929-1933 yılları arasında yaşanan tüyler ürperten felaketin canlı tanıkları, hayırla yâd etmedikleri o tarihlerdeki zulmü ibretamiz bir şekilde anlatmışlardır. İnsanlar açlıktan dolayı ellerine geçen her şeyi yemek zorunda kalmışlardır. Hatta durum o derece vahimdir ki köpek, fare, köstebek gibi yabani hayvanları yemekten salgın hastalıkların türediği çarpıcı bir şekilde anlatılmıştır. Açlığın ve kıtlığın ne ölçüde şiddetli olduğunu anlatabilmek amacıyla insanların hayatta kalmak için son çare olarak ölen insanların etini yediği bilgisini vermek sanıyoruz bu soykırımın boyutlarını anlatmamıza yardımcı olacaktır. Son bölüm ise “Değerlendirme ve Röportaj” bölümüdür. Bu bölümde felaketin ikinci ismi Goloşyekin'e ve yaşananlara dair önemli değerlendirme yazıları yer almaktadır. Beş yazı içeren son bölüm içerisinde Kazak yazarların yanında Rus yazarların yazılarından da örnekler sunulmuştur. Yaşanan felaketi eserlerinde işleyen yazar Smagul Elubay, yazar ve akademisyen Prof. Dr. Bürkitbay Ayagan gibi isimlerle yapılan röportajlar bunlardan bazılarıdır. İnsanlık tarihi Kazakistan coğrafyasında mı başlamıştır bilinmez fakat 1929-1933 yılları arasında insanlığın orada bittiği söylenebilir. Öteden beri geniş topraklar üzerinde göçebe bir hayat süregelen Kazaklar zorla yerleşik hayata geçirilmeye mecbur tutulmuş ellerinde bulunan ve tek geçim kaynakları olan hayvanlarına el konulmuş ve halk sistematik bir şekilde göçe ve ölüme mahkûm edilmiştir. SSCB'nin Ekim Devrimi adı altında göçebe Kazakları kolhozlaştırma çabası tasarlanmış bir soykırımı beraberinde getirmiştir. Sözde ortak hazine adı altında halkın elinde avucunda ne varsa alınmıştır. Stalin ve onun Kazakistan’daki numunesi Go loşyekin tarafından uygulanan bu politika, açlığın dilsiz düşman olduğu gerçeğini tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. Göç ettirilen yerlere Rusların yerleştirilmesi ve bunların herhangi bir açlık, yoksulluk sefaleti yaşamaması da planların çok farklı olduğunu bizlere göstermektedir. 1933 yılında Goloşyekin'in görevden alınmasıyla bu faciaya bir bakıma dur denilmiştir ancak bu çok geç alınmış bir karar olmaktan öte gitmemiştir. Kitabı hazırlayan Damira İbrahim ve Prof. Dr. Vahit Türk, kitapta orijinal metinleri yaşananları anlatabilmek adına en uygun biçimde Türkiye Türkçesine aktarmışlar ve bu şekilde okuyuculara sunmuşlardır. Mektupların orijinal isimleri dipnot olarak verilmiş, yazanlar hakkındaki bilgiler yazının sonunda kısaca özetlenmiş ve gerekli açıklamalar 15