Ermenistan Rehberi
DEĞİŞMELİ
Daha önce “Türkiye’denim” dediğimde bana so-
ğuk, hatta kötü davranan Ermenilerle karşılaşmış-
tım (özellikle Beyrut’ta) Ancak Türk-Ermeni barışı
için oradayken, Türkiye’den olduğumuzu gizlemek
de bana zül geliyordu. “Türkiyeli’yiz, İstanbul’dan”
dedim ve herhangi bir kötü cevapla karşılaşmadım.
Onun yerine sürücümüz “şimdi nereye gidecek-
siniz, sonra oradan nereye” gibi ayrıntılı sorular
sormaya başladı ki, önce tırstıysam da, sonra geri
dönerken de bizi götürmeye ve para kazanmaya
çalıştığını anladım (yahut, şükür, anlayabildim!).
Sürücümüz adını ve numarasını telefonuma yaz-
mamı rica etti ama tam o noktada işler karıştı. Tak-
sicimiz adının Sinbad olduğunu söylüyordu. Tabii o
ismin eski bir Ermeni Kralı’na ait ve aslında Simpat
olduğunu bilmeyen ben bir nevi avala bağladım,
hatta alay ediyor sandım. Sonuçta numarayı kay-
dettik ve dönüş için arayınca Taksici Sinbad/Simpat
kendi gelemese de, bir meslektaşını yollayarak bizi
aldırdı.
Kıssadan hisse ne? Şunu söyleyebilirim: Hiçbir ül-
kede hiç kimse sadece tarihe gömülerek yaşamıyor.
Bazen tarihle, geçmişle ilgili yükümüz artabiliyor,
doğru, ama aynı zamanda halletmeye çalıştığımız
bir bugün ve gelecek var. Bu bizim için de böyle, Er-
menistan için de. Her şeye rağmen insanı görmeye
çalışmak lazım. Orada hayatını var etmeye çalışan
kadınlar, erkekler, işçiler, taksiciler var. Tıpkı bura-
da olduğu gibi. Ağırbaşlı, ciddi görünümlü ama size
değer veren insanlar...
Ermenistan’ı görmek, Ermenistan’da olmak aynı
zamanda onları görmek ve onları tanımak da de-
mek. Yediğiniz, içtiğiniz ve gezip gördükleriniz
kadar, belki onlardan da kıymetli bu. Ermenis-
tan’da çok insan var; onları görmeye, duymaya,
bilmeye çalışın derim.
21