intown
Anafartalar Çarşısı’na giderseniz...
If you go to Anafartalar Mall…
Ulus Çarşısı’na yakın olan giriş kapısında sizi
Attila Galatalı’nın sanat kuramını yansıttığı
büyük seramik panosu karşılayacak. Biraz
ilerideki ikinci girişte ise Füreya’nın çamur
sanatında tüm hünerini ortaya koyduğu
şahane bir renk cümbüşü sizi bekliyor. Diğer
katların hepsinde Füreya’nın daha küçük
boyutlu ikişer seramik panosunu, bir başka
usta kadın seramikçimiz Seniye Fenmen’in
ikişer çalışmasını göreceksiniz. Arif Kaptan,
Nuri İyem ve Cevdet Altuğ’un yapıtlarını
ise çarşının girişi hariç diğer tüm katlarında
bulabilirsiniz. (Bulmanız hiç zor olmayacak
yeter ki katlar arasında gezinirken duvarlara,
sütunlara biraz dikkatlice bakın, merak etmeyin
size kendilerini belli edecekler.)
Ankara’nın ilk yürüyen merdiveninin
basamaklarındasınız. Katlar arasında inip
çıkarken Cevdet Altuğ’un insana sonsuzluk
hissi veren o devasa duvar rölyefine hafifçe
dokunabilirsiniz. Çarşıyı en alttan en üst kata
kadar tıpkı gökyüzü gibi kucaklayışı üzerinizde
hem şaşkınlık hem de hayranlık yaratacaktır.
Unutmayın ki çarşının içindeki eserleri
oluşturan sanatçılardan hiçbiri artık
aramızda değil. Peki, kimdi onlar?
Attila Galatalı 18 yaşında geçirdiği menenjit
yüzünden işitme duyusunu kaybetmişti.
Seramikte devingen organik yüzey kuramını
geliştiren bu değerli sanatçımızı 1994’te
yitirdik. Cevdet Altuğ gibi çarşı içinde tek bir
çalışması bulunan Attila Galatalı, seramiğin
yalnızca renk ve dokudan olmadığını, özü
hareket olan bir yüzey sanatı olduğunu
düşünür. Sanatçının uluslararası ödül
kazanmış Güneş-Yuvarlak Motif adlı çalışması
Vallavris Picasso Müzesi’nde sürekli sergiye
alınmıştır.
Türkiye’nin ilk çağdaş seramik sanatçısıydı
Füreya. Çamurla,
40’lı yaşlarındayken
tüberküloz tedavisi gördüğü İsviçre’deki
hastane odasında tanışmıştı. Narin parmakları
arasından kayan kilin yumuşaklığında
keşfettiği büyü, onu yaşama bir kırk yıl
daha sımsıkı bağladı. Doğu duyarlılığını
Batı tekniğiyle harmanlayan sanatçı, çağdaş
Türk sanatında seramiğin yolunu açan isim
oldu. Ünlü bir sanatçı ailenin mensubu olan
Füreya’nın yaşamı yazar Ayşe Kulin tarafından
kaleme alınmıştır.
In the entrance way near to Ulus Bazaar, you will
come across Attila Galatalı’s big ceramic panel, which
reflects his artistic theory. A bit further on, at the second
entrance there is Füreya’s clay art, which she put her
amazing talent into, displayed in a stunning array
of colours. On the other floors you will see Füreya’s
smaller double ceramic panels as well as her works
done together with the other artist Seniye Fenmen. You
will find Arif Kaptan, Nuri İyem and Cevdet Altuğ’s
works on all floors, other than the ground floor (it
won’t be hard at all for you to find them, as long as you
look closely at the walls and columns. (Don’t worry!
They’ll appear by themselves as you walk the floors)
86
Summer Fall 2015
You are on the Ankara’s first escalator. As you go up
and down between the floors you can lightly touch
Cevdet Altuğ’s huge wall relief, which gives a sense of
eternity. Stretching from the lowest to the highest parts
of the mall as the sky, it creates feelings of excitement
and admiration.
Let us not forget that none of the artists, who
made these art works, are with us any longer.
Who were they?
Attila Galatalı lost his hearing at the age of 18 because
of meningitis. This artist, who developed a dynamic
organic surface theory of ceramic art, passed away
in 1994. Like Attila Galatalı, Cevdet Altuğ, who
only has one work in the mall, thought that ceramic
art is not just simply about color and texture, but an
art of surface inspired from movement. This artist’s
international award winning piece ‘Sun-Circle Motif’
is permenantly on exhibition at the Vallavris Picasso
Museum.
Füreya was Tu rkey’s first contemporary ceramic artist.
She first encountered clay at a hospital in Switzerland,
where she was treated for tuberculosis. The magic she
discovered, in the softness of the clay moving between
her delicate fingers, added another 40 years to her
life. This artist, who blended Eastern sensibility with
Western techniques, became the one who paved the
way for ceramics in contemporary Turkish art. Life of
Füreya, who was a member of a famous artist family,
was later written by Ayşe Kulin.