ENAMOUR MAGAZINE SUMMER | FALL 2015 | Page 87

Birbirleriyle ilişkilerini soruyoruz. “Çok samimiydiler. Aralarında münazara yapıp, yaptıklarını eleştirip konuşurlardı. Cevdet Bey Füreya’ya ‘Hanımefendi bir bak bakalım, nasıl oldu?’ diye seslenirdi. Çok kibar insanlardı.” Bizimle paylaştıkları için Ali Aslan’a teşekkür edip çarşıyı Ankaralı ressam Aykut Tanrıseven ile dolaşmaya devam ediyoruz. Anafartalar Çarşısı’na mimari açıdan ve içindeki sanatsal değerlerle bir bütün olarak baktığınızda ne söyleyebilirsiniz? Anafartalar Çarşısı ödüllü bir yarışma binası. Mimari özellikleriyle bir dönemi yansıtıyor. İçindeki, değerli sanatçılara ait eserler de öyle. Bu yönüyle bu mekanı bir ‘plastik sanatlar müzesi’ gibi görüyorum. İçeriği, İstanbul’daki Manifaturacılar Çarşısı ile aynı özelliğe sahip. Bu tarihi yapının, özellikle Türk seramik sanatı açısından bir okul niteliği taşıdığını, sanat okulu öğrencilerine bu çalışmaları inceleyerek ders çıkarma olanağı sunduğunu düşünüyorum.  İçerideki eserlerin hepsi değerli gerçi, ama siz, bir sanatçı gözüyle, en çok hangisi ya da hangileri üzerinde durursunuz? Ayrım yapmak zor ama özellikle Nuri İyem’in soyut duvar resminin kayda geçecek önemde olduğunu düşünüyorum.  Nedeni şu:  Genellikle figüratif resimler yapan usta bir sanatçımız Nuri İyem. Çok kısa sürmüş bir dönemsel çalışmanın ürünüdür bu resimler. Buradaki soyut çalışmalar, hem Nuri İyem’in kendi sanat hayatı hem de Türk sanatı açısından bir kaynak teşkil ediyor; üstelik de duvar üzerine uygulanmış haliyle karşımızda duruyor. Başka? Attila Galatalı’nın giriş katındaki büyük seramik panosu sanatçının estetik kuramını yansıtan bir çalışma olması bakımından önemli.  Attila Galatalı, “Ekoloji” adını verdiği seramikleriyle bir anlamda Anadolu’nun sanat mirasının sentezini yapmıştır. Hem panolarında hem de seramiklerinde yüzey dokusunu çok etkili biçimde kullanmış, yer yer bu dokulara ışık gölge oyunları yapacak biçimde hacim kazandırmıştır. Seramik yüzeyinde oluşturduğu ritmik dalgalanmalarla yapıtlarına hareket, kütle mekân ilişkisine de süreklilik getirmiştir. Panolarında seramikle duvar arasında kurduğu ilişki çok uyumludur. Geometrik yüzeyleri iyi kullanan sanatçı, optik etkili kabartmaları da renk yönünden ahenkle bütünleştirmiştir. Bunun dışında ilk kadın seramikçilerimiz Füreya ve Seniye Fenmen’in dönemsel işlerini temsil eden çalışmalar var burada. Sonuç olarak, Anafartalar Çarşısı, Türkiye’de sanatçıların eserlerini aynı mekânda biraraya gelip oluşturdukları çok ender yapılardan biri ve kesinlikle korunmalı. We ask about their relationships with each other: “They were on very friendly terms. They had discussions between each other, and were talking, criticizing what they had done. Mr.Cevdet would ask Füreya, ‘Madam have a look, how is it?’ They were very polite people.” We thanked Ali Aslan for all the stories he shared with us and continued to walk around the mall with the painter Aykut Tanrıseven, who is from Ankara. When you look at Anafartalar Mall from an architectural point of view, and the artistic worth of what’s inside, as a whole, what can you say? Anafartalar Mall is an award winning building. Its architectural features reflect an era. The works that belong to the great artists do as well. In this way I see this place as a “plastic arts museum”. The inside of the mall has the same quality as Manifaturacılar Mall in Istanbul. This historical piece, especially fr