EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 55

Sayfa 55  “Umut dışta değil, içtedir. Umut kendi toprağımızda ve kendi halkımızdadır...” “Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü,” diye uyarak O, öncelikle bir Marksist-Leninist’ti… “Yılmaz Güney büyük bir sinemacıydı, hatta daha önemlisi Asya-Afrika-Latin Amerika’da içinde olmak üzere, üçüncü dünyanın sözcüsü direnişçi bir geleneğin önderi olmuştu. Bütün bunlar doğru, ama Yılmaz Güney’in en büyük şiiri yaşamı, direnci ve boyun eğmemesiydi, hayatı boyunca vicdanına sadık kalması ve inanılmaz dürüst ve insanın gözlerini kamaştıran bir süreçle tüm Türkiye tarihinin yeniden yazılmasına neden olacak bir varoluş alanı yaratmıştı. Güney’in sanatı ve yaşamı, bütün Türkiye’ye ayna tutan ve tarihimizin yazılırken bileşenlerin, olayların, tarihin ve siyasi iktidarın mantığının en iyi anlaşılabileceği örnekleri veriyordu. Hakikât şudur: Yılmaz Güney bir marabanın, topraksız köylünün, bir evdecinin oğluydu ve bir bütün Anadolu Halkları adına isyan ettiğinde ve siyasi iktidarın onu biat ettirmek için elinden gelen her şeyi yaptığında davasından vazgeçmeyerek direnmesi Cumhuriyet’in anti-tezi olmasına yol açmıştı. Aynı şekilde yazdıklarından, yaptıklarından ve söylediklerinden anladığımız kadarıyla Osmanlı için de çok daha radikal düşünceleri ve sezgileri olan birisiydi. Yılmaz Güney Türkiye’de siyasi iktidarın, resmi tarihin, tarihçilik yazımının bir anti-teziydi, bu nedenle ne muhalifler ne de siyasi iktidar onu kabul edemedi, çünkü Güney sınıfsal kökenine, o insanların hayatına her zaman vicdanen sadık kaldı.”[12] Ve hepimize örnek oldu, oluyor ve olacak da… EPİK TİYATRO USTASI BERTOLT BRECHT “Karanlık zamanlarda/ şarkı da söylenecek mi?/ Elbette, şarkı da söylenecek,/ karanlık zamanları anlatan,” diye haykıran biriydi… Hepimizi uyarırdı bilge bir militanlıkla: “Akıllılar ahmaklardan yaşıyor, ahmaklar da çalışarak...” “Biz olmasaydık onlar zengin olmazdı...” “Ne çok insan vardı her şeye evet ve amin diyen...” “Hiçbir şey bilmeyen cahildir, ama bilip de susan ahlâksızdır...” “Aç adam, kitaba davranır: Çünkü o silahtır...” “Bilimin amacı sonsuz bilgeliğin kapısını açmak değil, sonsuz hataya sınır koymaktır...” “Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır...” “Bir tabiat kanunu değildir savaş, barışsa bir armağan gibi verilmez insana; savaşa karşı barış için katillerin önüne dikilmek gerek, ‘Hayır yaşayacağız!’ demek. İndirin yumruğunuzu suratlarına! Böylece mümkün olacak savaşı önlemek...” “Vay o milletlere ki kahramanlara muhtaç kalırlar!” İnsan(lığ)a umut, cesaret ve bilinç aşılamıştı her daim… Ve sorardı hepimize: “Doğrusun, söylersin düşündüğünü,/ Ama düşündüğün ne?/ Yüreklisin,/ Kime karşı?/ Akıllısın,/ Yararı kime?” “Özgürlük neye yarar,/ yaşarsa bir arada/ özgürlerle tutsaklar?” 