EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 41

Sayfa 41 bir yoksulluk dediler sana bir ayrılık bir ölüm gel otur karşıma ey benim diyarı efkarım dalgaları kükremiş kulaçların feryadı gel otur karşıma en kuru kurnasından asgari ücretin kerbelanın en serin suyunu akan sıtmalar serabı gel otur karşıma hangi karanlık gizleyebilir bu bakışı duruşunda baykuşlar öten bu ören yerinde oğul büyütmenin hangi bıçağıdır boyunlarda bilenen hangi güneşe desem acıları aydınlatan bir yangın olur günler bir grev kırılır düşer dalından en son yaprak bir halkın bedenini öğütür değirmenler ne şiire sığar emzikten düşmüş bu bakış ne de kandilleri ciğerde yanan ağıtına yüreğine taştan mezar oyanların biz ki yaşamı işçilerin gülücüğünde sevdik onlarki torda balıkta sevdiler ölümü ağlamak kadar temiz görmek kadar gerçek seni tenime metal korla mühürlediler halkım varidatlar sağdılar memelerinden ve yokluğu bıraktılar ASIM GÖNEN