Sayfa 41
bir yoksulluk dediler sana bir ayrılık bir ölüm
gel otur karşıma ey benim diyarı efkarım
dalgaları kükremiş
kulaçların feryadı gel otur karşıma
en kuru kurnasından asgari ücretin
kerbelanın en serin suyunu akan
sıtmalar serabı gel otur karşıma
hangi karanlık gizleyebilir bu bakışı
duruşunda baykuşlar öten
bu ören yerinde oğul büyütmenin
hangi bıçağıdır boyunlarda bilenen
hangi güneşe desem
acıları aydınlatan bir yangın olur günler
bir grev kırılır
düşer dalından en son yaprak
bir halkın bedenini öğütür değirmenler
ne şiire sığar emzikten düşmüş bu bakış
ne de kandilleri ciğerde yanan
ağıtına yüreğine taştan mezar oyanların
biz ki yaşamı işçilerin gülücüğünde sevdik
onlarki torda balıkta sevdiler ölümü
ağlamak kadar temiz görmek kadar gerçek
seni tenime metal korla mühürlediler halkım
varidatlar sağdılar memelerinden ve yokluğu bıraktılar
ASIM GÖNEN