EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 22

Emeğin Sanatı 161. Sayı  Sevindi. Eşinin “Hadi gelin sofra hazır” seslenmesiyle daldıkları oyundan uzaklaştılar. “Hemen geliyoruz” dediler hep bir ağızdan; “Hadi çocuklar eve geçelim geç oldu sonra devam ederiz…” Eve girer girmez tekrar yağmur başladı. Yemeklerini hep beraber yediler. Çocuklar erkenden yattı. Eşiyle bir keyif çayı içtiler. Eşi çayı nadir içerdi. İçince de keyfini çıkartarak içmeyi severdi. O ise oldum olası çay içmeyi severdi. Çokça eşi ve nadir dostları şekersiz çay içmesine şaşarlardı. O ise alışkanlık yapmıştı. Kendisini en zor koşullarda yaşamak için alıştırdığı o eski günlerinin, o havai günlerinin, o adanmışlık günlerinin bir eseriydi hâlbuki. Ancak uzun süredir eşinin kendisine yarattığı bu konfora alışmıştı. Önceleri bu yeni hayatına adapte olmakta zorlanmıştı. O çayın bahane olduğu gecelerde eşiyle saatlerce mırıl mırıl konuşurlardı. Belki konuştukları incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerdi ama olsun. Her seferinde bu uzun sohbetlerinden eşi de kendisi de mutlu olarak kalkarlardı. Yenilenirler, hayata daha sıkı bağlanırlardı. Değil mi ki oğlu ve kızı ile birlikte eşi vardı bu hayatta. Biricik amacı bu olmuştu, onca badireden, çileden, mücadeleden sonra. Tıpkı selin ardında bıraktığı kum gibi... Eşi yattıkt an sonra bir iki cümle daha yazmak için bilgisayarının başına geçti. Ama tek bir satır dahi yazamadı. Bilgisayarı tekrar kapatıp, yatağına uzandı. Kendini uykunun kollarına teslim etti. MUHAMMET DEMİR GÖRSEL DÜZENLEME: ADNAN DURMAZ