EMEGIN SANATI | Page 58

Emeğin Sanatı 159. Sayı  ***** Bunun böyle olduğunu “Düşünüyorum da biz,/ büyüyerek çocukluk etmişiz...” “Ve oturuldu bir takım şeyler söylendi./ İmla kurallarıyla mutsuzluk üstüne...” “Herkes bıraksın/ senin için ölürüm laflarını./ Önce kendiniz için yaşamayı öğrenin,/ sonra başkası için ölürsünüz,” dizeleriyle Turgut Uyar’da bulursunuz… Onun; “Kendi kuyusundan çektiği serin suların lezzetindedir umudu. Rağmen umudu, kimselerin vermediği, hep kendinin bulduğu: “Şimdi biz sımsıkı bir dönemdeyiz/ doğrusu haketmiştik bunu denebilir/ ama hiçkimse inciri durduramaz/ o her zaman büyür ve tadla yenir/ ve örneğin kara kuru bir adam/ göklere bakabilir durmadan/ keza bir akasya göklere doğru büyür/ gece gündüz ayırmadan/ örneğin yaşınız kaç der birisi/ yani kaç yaşındasınız demek ister/ siz göğe bakarsınız o kadar// birisi bir camı açar ve haykırır/ sen de varsın ey hayat/ tıpkı ölüm gibi,” derken acının ortasında bize güç verir.”[4] Söz elden güç hayata, aşka mündemiçtir… ***** Tam bunlardan söz ederken Cemal Süreya dikilir karşınıza… Hani “Yalnızlık bir ovanın/ düz oluşu gibi birşey…” “Cevap veriyorum/ ‘Zamanla herşey geçer’ diyen akıllılara;/ ‘Geçen tek şey zamandır’ anlayan,/ anlatsın anlamayanlara…” “Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!” “Mutluluk nasıl dayanıksız!” “Kim istemez mutlu olmayı/ ama mutsuzluğa var mısın?” “Gözleri göz değil, gözistan.” “Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git/ Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler./ Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.” “Güzelsin sevgilim,/ Ama çok yakından!” “Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem/ yalnızlığın başkenti orası,” dizeleriyle Cemal Süreya… 