EMEGIN SANATI | Page 20

Emeğin Sanatı 159. Sayı Ölürsem bir daha görmeyecektim böyle ötelenmişliği, böyle kader denmiş zulmü… Düşünürken böyle iç dünyamda yolculukta bitmişti, yolcular durak durak iniyordu artık, Hakkâri devlet hastanesi önünde Reşan anne ve çocuğu indiler. Yalnızdılar. Ramazandı. Temmuzdu. Korkunç bir sıcak vardı… Heybelerinde azık, ceplerinde para var mıydı/yok muydu anlayamadım. Gözlerine baktım, umuda gelmişlerdi. Umut! Son durakta ben de inmiştim. İnlemiş halde inmiştim hem de. Vicdanımı yitirdiğimin farkına vardım. Hastanesi olan bir ilçeden diğer bir kente tedavi görmeye giden mecburların sesine ses olmadığım ve bu insanlara bu çileyi çektirenlerin yüzüne bakıp tükürmediğim için… Vicdanım çoktan küle dönmüştü de benim haberim yokmuş meğer… Devletin baba adamları, maaşlar, pirimler, fazla mesai alırken, döner sermayeden beslenirken yoksul insanlar mecburluk içinde kahır çekiyordu. Derman bulmak için umuda tut unan insanların acısını hiç duymadığım için vicdansızdım. O derman peşine düşen insanlara kulağını kapatanlara karşı bağırmadığım için vicdansızdım… İsterseniz siz de vicdanınıza bir bakının… Aklınızdaki şatafatın, beyninizdeki görkemin, yüreğinizdeki mezarlar ve ölüler üzerine kuruldu