EMEGIN SANATI | Page 12

Emeğin Sanatı 159. Sayı kuşkusuz onun yüzündeki yazılarda saklıydı en kadim simyagerlerin sırrı devlet hastanesinin kapısında sabahın köründe uzak köylerden gelmiş insanlar kuşkularını saklayarak gülerken şair sarhoş yatağından kalkıyor tanımadığı bir kadının on bin yıldır kara sabanla çift sürmeye devam ediyor kıracın bağrında bir köylü ve yukarda bir yerlerde ağaçlar arasında türbe sanki oradan aşağıya bakarcasına beter gözleriyle yazgı tutkularını ruhunun hücrelerine kapatırken keşişler iki milyon insan öldüğünü yazıyor gazeteler azizler haçlarını öpedursun ilham perileri ne diyor bu duruma tarikat şeyhleri hangi zikri çekiyor azman nefislerini halatlamak için insan hakları hayvan hakları kadın hakları ne buyurmaktadır haklanan halklara dair şakinin sakallarından kırlangıçlar uçarak geldiğini gördüler burnundan ateş soluyan al bir küheylana binmiş bu mu dedi-tanrıyla insan arasında köprü olduğunu söyleyen şıh bu mu ruhlarımızı ateşten kurtaracak olan aziz karşıda oturmuş nurani yüzünde derin anlamlar saklayan adamı göstererek çocuklar mermi çekirdekleri çitliyordu öte çöl akşamında çıdam ehli sabır kalesi nefsini kesip atmış mürşit sorun ona nedir kanın simyası bütün eski zaman yatırlarının kabirleriyle hasbıhal etsin artık asıl ait olduğu yere göndermek gerek onu ve mavi bir bulut çıkarttı kılınç yerine azizin aziz ruhunu aldı kellesiyle bir sonra gidip karşıdaki huş ağacının altına oturdu sessiz yapraklarla konuşmaya başladı sakallarına kuşlar kondu sonra bindi ateşten küheylanına bozkırda akıp gitti deli bir su olarak ………………………………………………………………. “Harun yüzünü Leylâ'ya çevirdi sordu: «Leylâ sen misin? » «Evet Leylâ benim. Ama Mecnun sen değilsin. Mecnun'un başında olan o gözler senin başında yok.» Şiir: Başkalarına baktığın gözle, Leylâ'yı nasıl görebilirsin? Onu göz yaşlarınla tertemiz yıkamadıkça! Bana Mecnun'un gözüyle bak; sevgiliye, seven gözlerle bakmalı” (7) 03.09.2008