Ekonomik Denge AGUSTOS-EYLÜL 2016 | Page 27

Röportaj « ed

Yoksulluğun hala çok ciddi bir problem olduğunu düşünüyor musunuz ?
Tabii düşünüyorum . Yani şöyle , Türkiye ’ de sefalet mertebesinde bir yoksulluk yok . Bazı yerlerde tabii sefalet de var . Ama Türkiye ’ de ciddi bir yoksulluk var . Bu da düşük gelirden kaynaklanıyor . Kayıt dışı gelirler de olduğu için , bu yoksullukla vatandaşın nasıl mücadele ettiğini bulamıyoruz . Diyoruz ki ; mucize gerçekleştiriyorlar . Halbuki Türkiye ’ de hala çok ciddi kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı gelirler var . Bunların illa böyle kara paracı filan olmasına gerek yok . Adam bir yerde çalışıyor , günlük parayı alıyor , cebine koyuyor , hiçbir kaydı yok . Dolayısıyla öğrenmeye çalışıyorsunuz , acaba bu adam bu kadarcık parayla nasıl geçiniyor ? Geçinmiyor ki , kayıtta olan parayla geçinmesi zaten imkânsız , kayıt dışı kazançlarıyla insanlar geçiniyorlar . O yüzden bu soruyu sormanız iyi oldu . Sadece zengin diye tarif edilen kesim değil , en zengininden en fakirine kadar herkes belli bir şekilde kayıt dışı bir gelir elde ediyor . Bunların üzerine gitmeliyiz . Dolayısıyla insanların gelirleri ne kadar kayıt altına girerse , vergi oranları o kadar düşecek ve maliye o kadar rahatlayacaktır .
BEZİRGÂNIN CÜRETİ , EVLİYANIN BİLGELİĞİ
Türkiye ’ nin girişimcilik ruhu konusunda ne düşünüyorsunuz ? Bu konudaki devlet desteklerinin nasıl dizayn edilmesi gerekir ?
Türkiye ’ nin girişimcilik ruhu cüret mertebesinde ilerliyor , cesaret mertebesinde değil . Anadolu ’ nun eski derviş ve evliyaları da bunu söylemişler , demişler ki ; “ Bezirgânın cüreti ile evliyanın bilgeliği birleşince iş oluyor .” Dolayısıyla bizde çocuk 30-40 yaşına gelse de , üstünde kanatlarını açıp korumaya çalışan bir aile yapısı var . Batı demokrasilerine baktığımız zaman ise 15-16 yaşında sırtına çantayı takıp dünyayı dolaştıran bir aile yapısı var . Şimdi bu iki aile yapısını karşılaştırdığınızda hangisinden daha fazla müteşebbis çıkacağını söylemek falcılık olmaz . Dolayısıyla kabahat ana babalarda , kabahat hepimizde . Daha ilkokuldan çocuğa girişimciliği öğretmezseniz , kazık kadar olduğunda buna girişimcilikle alakalı bir şey söylenmez , devlet memuru olmayı tercih eder . Bizde insanlar zengin olmak istiyor . Niye zengin olmak istiyor ? En güzel restoranın , en baba masasını istiyor , en güzel saati koluna takmak istiyor , en güzel kadını koluna takmak istiyor , en güzel tekneyi almak istiyor , en güzel uçağı almak istiyor . Böyle zenginleşme modeli mi olur ? Adamın müthiş bir şey yapmaya niyeti yok , adamın sadece para kazanma niyeti var . Türk insanı girişimcilik cesaretini , cüretle birbirine karıştırıyor .
Türkiye ’ nin potansiyeli ve avantajlarını değerlendirir misiniz ?
Türkiye ’ nin en büyük potansiyeli ; teknoloji adına hiçbir şey yapmamış olması , o yüzden ne yapsa kendine kâr yazacak . Bir başka potansiyeli de ; hala anketlerde çıkan sonucu söylüyorum , Türkiye ’ nin ve Türk insanının birbirinden farklı kültür ve anlayışlara aynı mesafede durup saygı göstermesidir . Aslında biz toleranslı bir toplumuz . Türkiye ’ nin ve Türk insanının dezavantajı , kendini iyi tanımamasıdır . Ya olduğundan az görmesi , ya da lüzumundan fazla büyük görmesidir . Bizim en büyük dezavantajımız ; birbirini anlamayan kafalar . Herkes diyor ki , “ En iyi metot bende .” Öyle bir şey yok . Yani bir ortak akıl olması gerek . Bu herkesin aynı fikirde olması demek değil , birbirinden farklı fikirlerin bir ortak potada eritilmesi , ondan memleket faydasına hatta dünyaya , insanlık faydasına bir şey çıkarması demek . Fakat biz şu an bundan çok uzağız , en büyük dezavantajımız bu .
MEGA PROJE HASTALIĞI
2016 özelinde avantajlarımız ve dezavantajlarımızı ifade edebilir miyiz ?
En büyük avantaj , 2015 ’ ten daha iyi olacak olması . Bir dönem önce kötüydü çünkü kapasite kullanım oranları ve sanayi üretim rakamlarına bakıldığı zaman hedefler dahilinde bir yol alacağız . Ama diyorum ki ; bu bana yetmez . Çünkü ben büyüme modelinin eski , demode , köhne olduğunu düşünüyorum . O yüzden 2016 ’ nın 2015 ’ ten tek farkı biraz daha iyi olması . Yoksa yine dediğim gibi benim hesaplarıma göre , yüzde 4-4,5 arası bir büyüme hızı elde edeceğiz . Enflasyon oranını da , 6,5 ile 7,5 arasında hareket ettirmeye çalışıyoruz . Müdahale edemiyoruz ama öyle olacak diye temenni ediyoruz . Benim için yeterli değil bunlar . Şu anki makroekonomik rakamlara bakarak ülke ekonomisi kötüye gidiyor dersek , büyük haksızlık olur . Yani onu da bir kenara koyalım . Makroekonomik rakamlar kötü değil . Ama ülke içerisinde , sektörlerin içerisinde , vatandaşların içerisinde bir kırılganlık daha var . Bu kırılganlıkları iyi teşhis edip , çözüm üretmemiz lazım .
Hayat bazen “ Ne yapmamalı ” sanatıdır . Şu ana kadar uygulananların hiçbiri uygulanmamalı bence . Bitmeli artık bu devir . Mesela mega proje hastalığı var , özellikle Türkiye Cumhuriyeti ’ ne benzeyen ülkelerde . Devasa yollar , otoyollar , havalimanları … Tamam , bunlar iyi şeyler de , ne eğitime , ne bilime ne spora , ne sanata , ne de kültüre katkısı var . Bunlar olmadan bir ülke liderliğe soyunamaz . Türkiye , insana yatırım yaptıkça liderliğe soyunacak . İnsanına yatırım yapmayan bir ülkede , liderliğe soyunmak mümkün değil . Konunun bütün özeti bu : insana yatırım yap , ülkeyi liderliğe taşı .
Türkiye , Avrupa Birliği ’ nden uzaklaşıyor mu ?
Türkiye , kafasını Doğu ’ ya çevirip Rusya ile muhabbeti ısıttığı zaman Avrupa Birliği ’ nden uzaklaşmıştı . Avrupa Birliği ’ nden uzaklaşmış olduğu için de , Avrupa Birliği ile sürtüşme yaşamıyordu . Şimdi Türkiye Avrupa Birliği ’ ne tekrar sıcak bakmaya başladığı için sürtüşme oluyor . Dolayısıyla Avrupa Birliği ile kavga dövüş halinde olmamız , Avrupa Birliği ile yakınlaştığımızı gösteriyor . Yakın olmadığınız bir insanla bu kadar sürtüşmeniz zaten imkânsız olurdu . O yüzden ben şu anki durumu , ortaya çıkan bir doğum sancısı olarak nitelendiriyorum .
| ekonomik denge | 25