Edebiyat Dergisi EDEBİYAT | Page 12

|11|

karışması gerektiğini anlatır. Bu birleşme süreci ancak sahte gülüşler, zihindekileri ve geçmişi unutma,sen ve benin birleşmesi ve en sonunda şiir kişisinin dördüncü bentte anlatılan toplumdan farklı olma nedenlerinin açıklaması olan “bilinen şey” kavramının görmezden gelinmesi veya bu konuda uzlaşıya varılması yoluyla olur. Toplumu “onlar”, şiir kişisi ve “sen”i biz yapan bu bilinen şeye olan yaklaşımlarıdır. “Biz biliyoruz, ama söylemiyoruz/Onlar da biliyor./Biz biliyoruz

olmadığını, ama var demeyoruz./Onlar da biliyor ikincisini,/Hem olduğunu sanıyorlar,/Ama yok demeyorlar ona.” bu karışık bilmek ve dillendirmek ile ilgili dizeler iki kutup arasındaki farklılığın kaynağıdır. Bilinen şey

bu noktada varlık evreninin ve idealler evreninin varlığı veya yokluğudur. Şiir kişisine göre herkes “birinci” olarak nitelendirilen varlık evreni hakkında nerdeyse aynı fikirdedir, farklılıklarının nedeni ideallerin gerçekliği veya gerçekdışı olmasıdır. Şiir kişisi “biz”in bu evrenin var olmadığını bildiğini ama bunu kelimelere dökemediğini çünkü toplumdakilerin her ne kadar bu evrenin var olmadığını bilseler de idealara inanmayı devam ettiklerini ve onu bu düşüncesi nedeniyle farklılaştırdıklarını bu bentte bu dizelerle anlatır.Toplum süregeleni değiştirmekten kaçınmaktadır. Şiir kişisinin bu noktada topluma eleştirel ve yüksekten bir bakış açısıyla yaklaştığı üslubundan anlaşılır. O merdivenlerden aşağı inen kişidir. Ona göre toplum bu noktada ikiyüzlü ve korkaktır. Dördüncü bentte ise topluma “Olmadığımızı bilerek anlaşalım olmakta.” dizesiyle uzlaşı çağrısında bulunur, çünkü şiir kişisinin

varlık anlayışına göre sadece bir kez yaşanır ve bu yaşamın anlamlı ve değerli kılınması için maddi dünyanın “konuşma, gülme, yanılma, darılma ve barışma” gibi öğeleri ölümden önce tadılmalıdır ancak uzlaşı sonucu varılan bu noktada bile şiir kişisi hala susmak durumunda kalmakta ve ancak “Yaşayormuş gibi” yapabilmektedir.

Özdemir Asaf, “Tükenmez Dolmakalem Doldurulur,

Kırılmaz Cam Tamir Edilir Yüzyılında İkiye Kırılmış Bir

Şeyin Bir Parçası Konuşsaydı” şiirinde varoluşçu anlayışın idealist bir toplumdan dışlanışını, toplum ve birey çatışmasının bireye hissettirdiği olumsuz duyguları ve bireyin topluma hiçbir zaman -düşüncelerini değiştirmedikçe tam olarak katılamayacağını anlatır. Bu noktada kişi ancak sahte bir kimlikle toplumda var olabilir.

Şiirin konusu ve iletisi, şairin dönemiyle değerlendirildiğinde ise Asaf’ın dönemine uygun yalın eseri, döneminin dışında evrensel bir ileti içermektedir.