EBK | Page 40

ÜREME SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI 1387
ağrılı olduğu durumlarda bromokriptin( per oral) kullanılarak bir süre emzirme baskılanabilir. Ayrıca insan immünyetmezlik virusunun( HIV; Human immunodeficiency virus) mastit ya da laktasyonel apse döneminde vertikal olarak anneden bebeğe geçebileceği bildirilmiştir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü HIV pozitif olgularda, mastit ve / veya apse saptanması durumunda emzirmeye ara verilmesini önermektedir.
NON-PUERPERAL( NON-LAKTASYONEL) MASTİT
Non-puerperal mastitler laktasyonel dönem dışında gelişen memenin enfeksiyöz ve non-enfeksiyöz enflamatuvar hastalıklarını içerir. Bu grup içerisinde periduktal mastit, granülomatöz mastit ve diğer bazı nadir enfeksiyöz ajanlara ikincil gelişen mastitler yer almaktadır.
Resim 118.1. Laktasyonel apse( spontan drene olmuş apse odakları)
mg) ile tedavi edilebilmektedir. Antibiyoterapi öncesi mastitli memeden alınan sütten sürüntü kültürünün yapılması tavsiye edilmektedir. Memenin düzenli olarak boşaltılması apse oluşumunu engellemekte ve de semptomların azalmasını sağlamaktadır. Analjezi için ise parasetamol( günde 4 kez 500 mg) kullanılabilmektedir.
Puerperal mastitin antibiyoterapi ve emzirmenin devam ettirilmesi ile 7-10 gün içerisinde gerilemesi beklenir. Eğer bulgularda gerileme olmuyor ise meme apsesinin varlığı akla getirilmeli ve ayırıcı tanıya gidilmelidir.
Laktasyonel apse puerperal mastitin yetersiz ya da geç tedavi edildiği olgularda gelişebilmektedir. Antibiyoterapi puerperal mastit gelişiminin ilk 48 saati içerisinde başlanması durumunda apse gelişme oranı en fazla % 11 arası olarak verilmektedir. Tedavi geciktirildiğinde ise bu oran % 66’ ya kadar yükselebilmektedir. Apse formasyonunda sıklıkla stafilokoklar etken iken, Streptokoklar, Bacteroides türleri ve Peptostreptokoklar da etyolojide rol alabilmektedir.
Laktasyonel apse tanısı memede flüktüasyon veren, görece daha sert, palpasyon ile hassas ve eritemli alanın varlığı ile doğrulanır. Bu apseler genellikle memenin periferinde yerleşme eğilimindedirler( Resim 118.1). Aksillada ele gelen reaktif lenf bezleri, yüksek ateş, taşikardi ve miyalji klinik tabloya eşlik edebilmektedir. Ultrasonografik inceleme laktasyonel apsenin tanısını koymada yardımcı olabilmektedir. Gerek ultrasonografi yardımlı gerekse direkt olarak ince iğne ile yapılan ponksiyonda pürülan materyal elde edilmesi apse tanısını desteklemekte, aynı zamanda kültür inceleme yapılması olanağını sağlamaktadır. Konvansiyonel apse tedavisi insizyon ve drenajı içermektedir. Antibiyotik seçiminde olası etkenler olan metisiline dirençli stafilokoklar ve anaeroblar göz önüne alınmalıdır. Oral tedavinin yanı sıra bazı ciddi durumlarda parenteral antibiyotik tedavisine de başvurulabilmektedir. Parenteral tedavide ampisilin( 6 saatte bir 1 gr) ya da sefazolin( 6 saatte bir 1 gr) ve ek olarak anaeroblara yönelik klindamisin( 8 saatte bir 900 mg) ya da metranidazol( 6 saatte bir 500 mg) tercih edilebilmektedir. Laktasyonel apse sürecinde de emzirmeye devam edilmesi önerilmektedir. Ancak emzirmenin çok
A. Periduktal Mastit
Sekresyonla dolu dilate olmuş duktuslar ve periduktal enflamasyon ile karakterizedir. İlk kez 1951’ de Zuska tarafından patofizyolojisi tanımlanmıştır. Duktusları çevreleyen normal küboidal epitelde skuamöz metaplazi gelişmekte, metaplastik skuamöz epitelden keratin salgısı başlamakta, ardından duktuslarda obstrüksiyon oluşmaktadır. Obstrüksiyonu takip eden süreçte meme başı altındaki ana duktuslarda dilatasyon gelişmektedir. Ardından ana duktusları kaplayan ince kolumnar epitelin rüptürü meydana gelmektedir. Bu olaya ikincil olarak duktus dışarısına, parankim içerisine bakteriyal invazyon olmaktadır. Oluşan bu periduktal enfeksiyondan( periduktal mastit) ise çoğunlukla subareolar apse gelişmektedir. Periduktal mastitli olgular sık tekrarlayan kronik subareolar apse yakınması ile başvurabilmektedirler. Genellikle spontan olarak apse kavitesi periareolar alandan cilde açılır ve drene olur. Nüks eden olgularda kronik periareolar fistül gelişimine sıklıkla rastlanmaktadır( Resim 118.2).
Periduktal mastit ve kronik subareolar apse ile sigara arasında bir ilişkinin olduğu çeşitli araştırmalarda tanımlanmıştır. Sigara içenlerde düşük plazma karoten seviyelerine rastlanmaktadır. Vitamin A, normal mukozal epitelin korunması
� Resim 118.2. Periduktal mastit ve fistül.( saat 9 hizasında yerleşimli fistül ağzı görülmektedir).