10. Baskının Önsözü
Bu kitabın bir önceki baskısından beri geçen yedi yıl içinde cerrahi
patoloji pratiği çok önemli değişiklikler gördü. İmmünhistokimya
belirgin bir biçimde genişleyerek uzmanlık alanımızda vazgeçilmez
bir yardımcı yöntem olmakta devam etmekte. Önceki ve sonradan
ortaya çıkan tüm yöntemlerin ötesinde immünhistokimya, cerrahi patoloji günlük pratiğini tam anlamıyla transformasyona uğrattı.
Cerrahi patolojiye yeni başlayan meslekdaşlarım bugün daha kırk yıl
öncesinde bu imkanların hiçbirisinin zamanın cesur patologlarının
imkanı dahilinde olmadığını düşünmeden immünhistokimya panellerini talep edebilmektedirler. Kırk yıl öncesinde patologlar tüm tanılarını hematoksilen-eosin boyasının oluşturduğu histolojik yapılara
ve hücresel özelliklere dayanarak, ve nadiren ‘özel boyalar’ ın yaptığı
mütevazi katkıyla vermekteydiler.
Günümüzde kendimizi moleküler genetik devrimin sonucu elde
edilen muazzam bilgi dağarcığının yol açtığı yeni bir transformasyonun içinde bulmaktayız. Moleküler genetik devrimin oluşturduğu
potansiyel ve bazı durumlarda elle tutulur faydalar bahis konusu olmaya değmeyecek kadar herkes için oldukça aşikardır. Ne var ki, bu
devasa bilgi patlamasının ve yeni kuşak patologların cerrahi patoloji
pratiğine olan etkisinden bahsetmek kanımca eğitici olacaktır. Cerrahi patolojinin temel unsurları olan dikkatli ve ayrıntılı makroskobik
ve mikroskobik incelemenin bu yeni değişimle erozyona uğrama tehlikesi ortaya çıkmıştır. Bu değişimin bir kısmının kaçınılmaz, hatta
bazı hallerde hiç de istenmeyen bir değişim olması mümkündür; nitekim gelenekselleşmiş ve dikkatli inceleme yöntemlerinin sağladığı
zengin ve güvenilir bilgi ve deneyimin azımsanması yada tamamen
göz ardı edilmesi fikri bizler için gerçekten irkiltici olmaktadır. Bu
sakıncayı göz önüne alarak, bu yeni baskı gelişen teknolojilerin ortaya koyduğu pek çok umut vadeden gelişmeyi (özellikle klinik olarak
geçerli olduğu belirlenmiş olan örnekleri) kapsamaktadır. Fakat, bu
yeni bulgular daima patologlara asırlardan beri önemli fayda sağlamış olan morfoloji temelli deneyim ve çıkarımların ışığı altında ve
bulgularla karşılaştırılarak sunulmaktadır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz meşakkatli entegrasyon görevini bölümlerin büyük bir kısmında Dr. John KC Chan üstlenmiştir. Dr.
Chan, üstün geleneksel patoloji bilgisi ile moleküler genetik tekniklerin ilke, uygulamaları ve sakıncalarını özümseyebilme becerisini gösteren ender yetenekli cerrahi patologların parlak temsilcilerindendir.
Bu süre içinde ortaya çıkan bir diğer önemli değişiklik ise artan
yasal sorumluluklar, yönetsel ve mevzuat kurallarına uyma zorunluluğu ve standardizasyonun vazgeçilmez bir koşul olma gerçeğidir.
Bu değişiklikler pek çok patoloji organizasyonu ve derneğin gittikçe
karmaşıklaşan koşullar içerisinde daha iyi çalışabilme amacıyla çok
sayıda kılavuz ve yol gösterici eser oluşturmalarına neden olmuştur.
Bir önemli gelişme de cerahi patoloji laboratuvarının her işlevinde etkisini derin bir biçimde hissettiren bilgisayar ve bilgisayar kullanıcılığını patoloji mesleğinde vazgeçilmez kılan ve günlük pratiği
değiştiren elektronik enformasyon sistemlerinin gelişmesi olmuştur.
Yukarıda söz ettiğimiz yenilik ve değişikliklere, hızla ve sürekli
büyüyen bir evrene bu kitabın sayfaları içerisinde ayak uydurabilmek
hiç de kolay olmadı. Cerrahi patoloji içinde (her birinin kendine özgü
üslubu ve yöntemiyle) yeni üst uzmanlıkların oluşması, tekrar gözden
geçirilmesi ve incelenmesi gereken bilginin miktarı göz korkutucu
boyutlara ulaştı.
Tüm bu etkenlerin toplamı bu kitabın yenilenmesinde ağır bir
yük teşkil etti ve zaman zaman bu tür bir uğraşın artık bir bireyin
becerisinin ve kapasitesinin üzerinde bir yük olup olmadığı fikrini
çağrıştırdı. Yine de ve bütün bunlara rağmen yeni baskı büyük ölçüde
tek bir yazarın eseri olarak tamamlandı. Umudum, bir başka deyişle
‘tek sesin duyulmasının nihai basitliği’nin hiç şüphesiz eksik kalacak
bazı uzman görüşlerinin olmayışını telafi edebilmesidir. Bu bağlamda
kitabın ilk yaratıcısı olan emsalsiz Dr. Lauren V. Ackerman’ın (19051993) pragmatik