Dünya'dan Doğa'ya Dünya'dan Doğa'ya | Page 2

örneklerden bir tanesi “Pleistosen Dönem” olacaktır her halde. Yaklaşık olarak 2.6 milyon yıl önce başlayan ve 11.700 yıl öncesine kadar devam eden zaman aralığına verilen isimdir Pleistosen Dönemi. Son buzul dönemi olarakta bilinen bu dönemde gezegenimizin tamamı buzullar ile kaplıydı.Dünya oluştuktan beri, yani yaklaşık 4.6 milyar yıllık süre içerisinde, bugüne kadar belgelenen 5 büyük buzul çağı var. Bu buzul çağlarının çoğunluğu ise insanın tarih sahnesine çıkışından önce yaşandı.Türümüzün birebir deneyimlediği buzul dönemi olan Pleistosen Çağ içerisinde, insanın kültür ve evrim tarihinde yavaş ancak güçlü atılımlar gerçekleşti. Homo sapiens türü, bu çağ içerisinde ilk evrimsel atağını yaptı ve çağın sonuna yaklaşıldığında insanlık neredeyse dünyanın tüm bölgelerine yerleşebilecek teknolojik yeterliliğe sahipti.Pleistosen jeoloji biliminde dördüncü zaman olarak bilinen Kuvaterner dönemin ilk ve en uzun evresi konumunda. Pleistosen dönemde yaratılan birikim, ondan sonra gelen Holosen dönemde devrimsel nitelikteki yeniliklere kapı araladı.Pleistosen dönemde kıtalar mevcut yerlerinde konumlanmışlardı. Buzul çağı boyunca buz tabakaları Antartika, Avrupa’nın büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Amerika’nın bir kısmı ve Asya’nın bir bölümünü kaplamaktaydı. Buzullar bugün Grönland ve Antartika da dahil olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde takip edilebilir.Fakat adına buzul çağı denmiş olmasına rağmen, ilk akla geldiği şekliyle bu uzun süre boyunca tüm dünya buzullar altında kalmamıştı. Buzulların eridiği, bazen daha ılıman, bazen daha soğuk yaklaşık 20 alt evre belirlendi. Yani bazı aralıklarda buzullar çekilmiş bazı aralıklarda buzullar dünyanın bir kısmını tekrar kaplamıştı. Bir de tabi yok oluş filmlerinde olduğu gibi araba hızında ilerleyen buzullar da Pleistosen dönemde mevcut değildi.Bilim insanları Pleistosen dönemi dört ana aşamaya ayırıyor: Gelasian, Calabrian, Ionian ve Tarantian.Pleistosen dönemde buzullarla kaplı olan alanlar (koyu mavi alanlar buzulları temsil ediyor).Peki Pleistosen kelimesi nereden geliyor? Pleistosen bilimsel terminolojide çoğunlukla kullanıldığı gibi iki Antik Yunanca kelimenin birleşiminden oluşuyor. Pleistos (en) ve Kainos (yeni veya son) kelimelerinden türetilmiş. Bu kelime ilk kez 1839 yılında İngiliz bir jeolog ve avukat olan Charles Lyell tarafından kullanıldı. Bu döneme isim babalığı yapan Charles Lyell, aynı zamanda çalışmaları sonucunda, buzul kuramını oluşturarak 1839 ve 1846 yılları arasında bilim camiasının buzul çağlarının varlığını fark etmesini sağladı. Bu dönemde, bir başka jeolog Edward Forbes ise, dönemi bilinen diğer buzul çağları ile ilişkilendirdi. 2009 yılında ise Uluslararası Jeoloji Bilimi Birliği tarafından Pleistosen çağın 2.588 milyon yıl önce başladığını kararlaştırıldı. Yani doğa daha önce birden çok kez bize göre yok oldu ve yeniden doğdu. Bu doğanın yıkcı değişiklerinin bir örneği ve bunun bir çok örneğini sayabiliriz. Tabi Doğanın bir çok yenilenme ve değişim süreci vardı. Buna en güzel örnekler ise her gün yediğimiz yemekler içtiğimiz sulardır. Son bahar döneminde toprağa ektiğimiz tohumlar zamanla fidan verip çiçeklenip bize çeşitli meyve,sebze ve ağaç yani doğanın bir ürünü olarak dönmektedir. Doğa kendi kendine bir fabrikadır ve ürünleri organik birer canlıdır. Bu gelişim durmaksızın sürekli olarak devam etmekte ve dış etkenler olmaz ise kendi kendine sonsuz bir hayata sahip olabilecek kapasiteye sahiptir. Ancak her zaman bu değişimler bu şekilde hoş bir şekilde gerçekleşmemektedir. Bunlarada biz genel olarak “Doğal Afet” olarak adlandırıyoruz. Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır. Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. Dünya Meteoroloji Örgütüne (WMO) göre sadece 1980'li yıllarda dünyada 700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir (MMO, 1999)