Köşedeki Kitapçı | İbrahim Hakkı Kaymak
Kitaplara bir mal gözüyle değil de yüce birer varlık olarak bakardı,
bana göre. ‘Şu kitap nerede?’ diye sorulmaması için kitapları
kategorilere ayırarak raflara itina ile yerleştirir, rafların üzerine
yazardı; Dünya klasikleri, Türk klasikleri, tarih romanları, psikolojik
romanlar…
Geceleri, bu adamın hikâyesinin ne olduğunu düşünerek uykuya
dalardım. Neye kızmıştı da konuşmuyordu? Başından neler
geçmişti? Kimlerle, neler yaşamıştı? Mahallede bir de şu
dedikodular dolaşırdı: ‘Dükkândaki kitapların hepsini okumuş,
okumadığı kitabı satmazmış, densiz müşterinin birine kızmış da
konuşmazmış…’ Bunlar yalnızca aklımda kalanlardan birkaçıydı.
Gri ile siyah renk karışımı bir paltosu vardı. Yaz bitip de yapraklar
dökülmeye başlayınca paltosunu giymeye başlardı. Dükkânın
önünden kedileri kovar, onları hiç sevmezdi. Dükkânın önünden
uzak dursunlar diye karşı kaldırımın köşesine, her sabah bir kap
sütün içine ekmek doğrayarak bırakırdı. Bu, onunla kediler arasında
yapılmış, herkes tarafından görünen ancak kimse tarafından dile
getirilmeyen gizli bir antlaşmaydı. 'Karnınızı doyururum ama
dükkânımın önünde dolaşmayın.' Bana göre dünyadaki
antlaşmaların en güzeliydi…
=> devamı gelecek sayıda…
Dilhâne | twitter: @dilhanenet | instagram: @dilhane_net | www.dilhane.net