Hayatın Anlamına Dair | Muhammed Arslan
Bu yazıyı şu an İsveç’in geniş ovalarını yara yara hızla
ilerleyen bir trenin içinde yazıyorum. Trenin makinistini
görmesem de, tren intizamla ilerlediğine göre, makinistin
varlığından herhangi bir şüphem yok. Tren gelmeden
dakikalar önce, trenin duracağı yer hazır, trenin nereden
gelip, nereye gittiğini yazan ekranlar hazır. Vagonların ve
koltukların üzerinde numaralar yazıyor, trenin
kafeteryasından öğütülmüş kahve ve taze poğaça kokuları
yayılıyor. Yani trene ve içindekilere çok büyük bir anlam
yüklendiği ve ehemmiyet verildiği daha ilk bakışta
anlaşılıyor.Bunları düşünürken, içinde oturduğum ve saate
108.000 km. hızla dönen dünya treni ve içindeki yolcuları
aklıma geldi. Pencereden baktım, güneş, bulut yorganını
üzerine çekmiş, bana ara sıra yorgun bakışlar fırlatıyordu. Ve
bu dünya treninin ne kadar şatafatlı ve muhteşem dizayn
edildiğini tekrar hatırladım. Madem bu kadar masraf edilmiş
ve ediliyor, demek ki bu dünya treninin ve hususan
yolcularının taşıdığı büyük bir mânâ ve ehemmiyet var.
Dilhâne | twitter: @dilhanenet | instagram: @dilhane_net | www.dilhane.net