İNCE UZUN BİR ÇİZGİ
Amine Yamaç
Babam ki koca gözlü dev adam.
Tahta sandala binip toprak altındaki
köye gidene kadar ben hiç
varlığına şükretmediğimi anladım.
Şimdi
mavi gözleri bana rüyada baksa
şükür için alnımı secdeden
kaldıramıyorum. Ah mavi gözlü
adam, kıymetini bilemediğim için
çok özür dilerim.
Uzun ince bir çizgi çekilmiştir, var ile
yok arasına. Babamın var
tarafından yok tarafına geçmesi
sadece üç dakikasını almıştı. Dur
geçme oraya tekrar gelemezsin
diyemeden gitti. Altı yaşlarında
küçük bir kız için tabi bunlar
anlamsız. Giderse gelir. Çikolata
oyuncak getirir belki bana…
Tam 15 koca yıl geçti. Her bayramı
babamın elini öpmeden geçirdim.
Biliyordum ki o, çizginin diğer
tarafındaydı. Bayram düğün fark
etmez artık gelemezdi. O yüzden
çok ağlamadım. Bir gün ben de
annem de geçecektik öbür tarafa.
Bunları düşünmek bana sabretmeyi
öğretiyordu. Biraz büyüdükçe
sabrım arsızlaşmaya, beni
dinlememeye başladı. Daha kaç
bayram baban olmadan geçecek
diyor, susmuyordu. Haklıydı, 30
bayram ederdi. Ne büyük rakam
değil mi 30? Sabrımı alt edecek bir
şey bulmam gerekiyordu ama
yoktu.
Babam gitmeden önceki 6 yılı
düşündüm. 6 koca yıl. Ama bir
çobanın
uykusu kadar kısa, hızlı ve kıymetsiz
geçmişti. Nasıl değerini
bilememiştim. Çobandan ne farkım
kalmıştı. O da kısa uykunun
kıymetini bilmiyordu. Ama uyumasa
hasta olur, işini yapamazdı. Ben
de altı yılın kıymetini bilmiyordum.
Ama olmasa mavi gözlü
kahramanımı hiç tanımamış
olurdum. İçime bir şükür cemresi
düşüverdi.
Bu hep böyledir ama değil mi? Ne
varken şükretmesini biliriz ne de
yokken sabretmesini. Sabır ve şükür,
Mevlana ve Şems değil midir?
Biri olmadan birinin olması hiç
mümkün müdür?
Ölüm belki varlık yokluk çizgisinin
en soğuk örneğidir. Ama bu her
şeyde böyledir sıcak olunca soğuğu
arar, soğuk olunca üşüdük deriz.
Yaşanılan anın kıymetini
bilmemede birbirimizle yarış ederiz.
Asıl olan bizim için hayırlı kılınmış
olan zamandır. Yaradan neyi murat
etmişse bizim için doğru olan odur.
Kula yakışan teslim olmaktır.
Ve kul unutmaz ki teslimiyet, sabır
artı şüküre eşittir.
23