Dar Ağacında Yıldızlar
Yazı
Gökhan Kırcılı
Erdem, ölümü göze alacak kadar bir fikre bağlanmak mıydı? Yoksa hiçbir
eylemde bulunmadan çok doğru bir fikre bağlanmak mı?
Bu ikisi tartışıladursun doğru bir fikre ölümü göze alacak kadar
bağlanmanın örneğini verelim:
Mekke’de müşrikler, darağacındaki Sahâbe Efendimiz Hubeyb bin Adiyy
Hazretleri’ne;
-Doğru söyle.! Şimdi senin yerinde Muhammed olsa ve sana bedel O
öldürülse, memnun olurdun; değil mi.?
diye sordular.
Gönlü Rasûlullah’a muhabbetle yanıp tutuşan sahabîden gelen cevab,
müşrik cânîleri şaşırttı, tüylerini diken diken etti;
-Allah'a yemin ederek söylüyorum ki; Peygamberim’in ayağına bir diken
batmaktansa, evimden, hayâtımdan, çoluk çocuğumdan olmaya râzıyım.!
Müşrikler, fedakârlığın böylesini görmemiş, Allah ve Rasûlü’ne bağlılığın
tatlı saâdetini yaşamamış oldukları için, Hazreti Hubeyb bin Adiyy’in bu
cevâbına güldüler.!
Etrâfına bakan Hazreti Hubeyb bin Adiyy, hiç bir nûrânî yüz göremiyordu.
Bütün suratlar karanlıktı. Sanki, şirk’in çirkinliği, yüzlerine aksetmişti. O
büyük kalabalıkta Rasûlullah’a selâmını iletecek kimseler yoktu.
Bizzat kendi ağzıyla, hayâtını uğruna fedâ ettiği Rasûlullah’a darağacında
selâm yollamaktan başka çâresi yoktu. Şöyle niyazda bulundu;
"Allah'ım.! Şu anda, düşman yüzlerden başka yüz göremiyorum.
Allah'ım.! Şurada selâmımı Rasûlün’e ulaştıracak hiç kimse yok.
Ne olur, O’na selâmımı Sen ulaştır.
Allah'ım.! Sen bize, Rasûlün’ün peygamberliğini bildirdin.
Bize revâ görülenleri de O’na, sabahleyin bildir."
37