Dilhane Nisan Sayısı nisan | Page 44

Kafkasya , bu şiddetli akın ve istilaların da ciddi tesiri neticesinde çok çeşitli etnik unsurların barındığı , siyasi birlikten yoksun , bazı kere kavimlerin kendi içlerinde dahi bir idarelerinin , hükümetlerinin bulunmadığı , tamamen kabile taassubuna dayalı bir anlayışa şahit olmuştur asırlarca . Esasında İslam ordularının bölgeye girişi oldukça erken bir tarihte , Hazreti Osman ( r . a ) döneminde gerçekleşse de İslam şeriatının Kafkaslarda hâkim olması , tam manasıyla kabul görmesi için uzun yıllar beklenecektir .
Meselenin anlaşılmasındaki bir diğer mühim husus ise halk kültürü ve hayat tarzıdır . Burada yine coğrafyanın insan ve toplum üzerindeki büyük etkisiyle karşılaşıyoruz , zira Kafkasya ’ yı baştanbaşa saran , bazı patika yollar dışında aralarında herhangi bir geçidin , ulaşım imkânının olmadığı doğal bir kale görünümündeki dağlar ; yerli halkları yabancı işgalcilere karşı korurken aynı zamanda Kafkas halklarının birleşmesine de mani olmuştur . Bunun neticesinde muhtelif dağlarda , ovalarda , vadilerde kurulmuş olan şehirler ve avullar ( köyler ) arasında birbirinden tamamen farklı kültürler , inançlar ve diller gözlenmiştir . Öyle ki sadece Dağıstan ’ da otuzdan fazla değişik dil ve lehçe bulunmaktadır . Bunların yanı sıra senelerce devam eden çatışmalar , mücadeleler ve kan davaları da hiç eksik olmamıştır .
Evet , gerçekten de ‘ İmamlar Dönemi ’ nden , şanlı gazavattan evvel Kafkasya ’ nın ve yerli halkın vaziyeti pek iç açıcı değildir . Hem Şeyh Şamil ’ i hem de kendinden evvelki imamları en çok meşgul eden meselelerden biri de budur ; yerli halkın asırlardır yaşattığı , bir kısmı İslam şeriatına uymayan gelenekler … Burada ise çok yaygın olan kan davaları , içkiye düşkünlük gibi birkaç husus öne çıkmaktadır .
Velhasıl kelam şunu rahatça diyebiliriz ki , gazavat imamlarının ve bilhassa Şeyh Şamil ’ in faaliyetleri âlem-i İslam ’ ı bütünüyle etkilemiş , bir döneme damgasını vurmuş , hatta cihan tarihinde ebedi hoş bir sada bırakmıştır . Bir bakıma , çeyrek asrı aşkın süre boyunca kuzey hattında ümmet-i Muhammed ’ in hudut muhafızlığını yapmıştır . Onun bu hizmetlerinin kıymeti ve ehemmiyeti sonra ortaya çıkmıştır . Zira Şeyh Şamil ’ den sadece on sekiz sene sonra Ruslar payitaht İstanbul ’ a kadar yürüdüklerinde karşılarında herhangi bir ordu tutunamamıştır . Son olarak Çariçe Katerina ’ nın şu nihai hedefi de belirtilirse Kafkaslardaki mücadele ve mücahedenin kıymeti daha iyi kavranır ‘… bu plana göre İstanbul ele geçirilecek ve Rusya ’ nın himayesi altında Yunan ( Roma ) İmparatorluğu yeniden canlandırılacaktı .’²
² John F . Baddeley , Rusların Kafkasya ’ yı İstilası ve Şeyh Şamil ( çev . Sedat Özden ), Kayıhan yay , İstanbul 1996 , Sayfa 82 .

44