KÖŞEDEKİ KİTAPÇI
İbrahim Hakkı Kaymak
Felaket bir güne uyanmıştım
âdeta; yağmur, gecenin
karanlığında sokaklara dökülen
günahları temizlercesine hırçın
bir edayla yağıyordu. Üç gece
olmuştu köşedeki kitapçının
kapısına kilit vurulalı…
Adam, karanlığın içinden
süzülüp gitmiş ve sırra kadem
basmıştı. Pencereden dışarıya
baktığımda; mahallenin,
yağmurun hırçın edasıyla bârid
bir sükûnete büründüğünü
gördüm. Bu sükûneti yalnızca,
yağan yağmurdan saklanacak
yer arayarak miyavlayan
kediler bozuyordu. En deruni
hüznü ve sükûneti; camları kırık
ve kapısına kilit vurulup
bırakılmış Yıldız Konağı
yaşıyordu. Bu yaşlı konak;
yağmurun, kırık camlardan
içine dolmasını ve ahşap
döşemeleri ıslatışını çaresiz bir
şekilde izliyordu. Ben ise camları
kırık