Sultan Abdülhamid Han'ın
Vefatının Seneidevriyesinden
Aldığım Bir Ders
Muhammed Ali Müftüzâde
Yaşadığımız zamandaki
veya çevremizdeki insanlar
bizi anlamasa da
anlayamasa da eğer
ihlasla ve fedakârlıkla din,
vatan ve millet için bir
şeyler yapmışsak, bizden
sonra gelen nesiller, bizi
mutlaka anlayacaklar, belki
ayakta alkışlayacaklardır.
Sultan Abdülhamid Han,
kendisini eleştirmeyen
münevverin kalmadığı bir
zamanda, 1. Dünya Savaşı
arefesinde; iç ve dış
düşmanlar tarafından saldırı
altında kaldığı bir
hengamede, vazifesini
savsaklamamış, ümitsizliğe
düşmemiş ve yoluna
devam etmiştir. Biz de onun
gibi ümitsizliğe ve atalete
düşmeden sabır ve sebatla,
nefsin desiseleri ve şeytanın
vesveseleri, insafsızların
tarassutları altında,
kıskançların kinlerine,
gammazların garazlarına
aldırmadan işimizi ve
hizmetimizi en iyi şekilde
yapmamızdır.
Varsın
çevremizdekiler bizi
ve yaptıklarımızı
anlamasınlar,
görmesinler,
dinlemesinler.Bediüz
zaman hazretleri
gibi: "Şu mısralarım,
varsın beni
dinlemesinler. Şu
tarafa dönüyorum;
müstakbeldeki
insanlarla
konuşacağım:"Ey
üç yüz seneden
sonraki yüksek asrın
arkasında gizlenmiş
ve sâkitâne nurun
sözünü dinleyen ve
bir nazar-ı hafî-i
gaybî ile bizi
temâşâ eden
Saidler, Hamzalar,
Ömerler, Osmanlar,
Tâhirler, Yusuflar,
Ahmedler ve
saireler! Sizlere hitap
ediyorum!" diyelim
ve bizden sonraki
nesl-i âtî için, ilây-ı
Kelimetullah için
çalışalım,
çabalayalım ve
unutmayalım: "Kim
zerre miktarı bir
hayır işlerse onun
mükâfatını
görecek.”
(Zilzal suresi, 7.ayet)