teknelerine alışmışlar ve güzel bir uygulamalı gezi programı almışlardı.
Ben, kasım ayının sonlarında, İstanbul’dan kaçıp cennet köşelerde
gezmek ve denize girmek fırsatını bulduğum için mutluydum. Hani
derler ya, insan bir tekne aldığında bir de sattığında mutlu olur. Hiç de
öyle değildi. Tekneyi satan arkadaş, kasım ayının sonunda bu dört
günlük geziden öyle memnundu ki, tekneyi sattığına sanki pişman
olmuş gibiydi… Onun da tek tesellisi, almayı planladığı yarış tipi bir
teknenin siparişini İstanbul’a gider gitmez verecek olmasıydı.
Aradan üç hafta geçtikten sonra, yine uygulamalı eğitim için, bu kez
iki günlüğüne Bodrum’dayız. Bu kez hava sert. 25 – 35 knot arası
değişen kuzeyli rüzgârlarla keyifli yelken yaptık. Camadan vuruldu,
tramola atıldı. Güzel yelken seyri yaptık ama kuzeyli rüzgârların serinliği
nedeniyle denize giremedik. Esen bir havada marina girişinin önemli
olduğunu, marina girişine karışmayacağımı söyledim. Palamar yine
başımızdaydı. Bu kez girişte biraz zorlama oldu. Arkadaşım yandaki
teknelere zarar vermedi ama manevra oldukça zorlu geçti. Acaba
insafsızlık edip fazla mı yüklendim diye düşündüm. Ama sonuçta sert
havada marinaya girmeyi de yaşamalı ve öğrenmeliydi. Aslında hava sert
de olsa, yumuşak da olsa marina girişinde palamar çağırılacağını, bunları
dert etmemesini, şu anda palamar kullanmadan marinaya yanaştığını,
bunun da bir başarı olduğunu anlattım.
GECE SEYRİ İÇİN İLK EĞİTİM
Aradan birkaç hafta daha geçti. 7 Ocak günü, bu kez arkadaşım ve ben
tekrar Bodrum’a gittik. Hava hem sıcak, hem de hiç rüzgâr yok. Bu
nedenle de yelken eğitimi yok. Ağırlık, demirleme ve navigasyon.
Marinadan çıktık, Bitez ve Akvaryum’a doğru hareket ettik. Bitez
Koyu’nda iki üç kez alargada demir taliminden sonra, Kasım ayının
22’sini de kapattığım 2000 yılının denize girme sezonunu, 2001 yılında
7 Ocak’ta açtım. Topu topu altı haftalık bir sezon kapanması olmuş!...
Deniz suyu sıcaklığı 18 dereceyi gösteriyor. Yine denize girdik. Botla
sahile çıktık ve nefis karidesler, dil ve levrek balıklarını götürdük. Aralık
-ocak ayları arasında Bodrum’da dil balığının tadı da bir başka oluyor.
Ben sohbeti uzatıyorum ki, hava biraz kararsın. Arkadaşım da hava
kararmadan marinaya girme telaşında… Aslında çok iyi bilmediğiniz
limanlara karanlıkta girmemeyi herkese tavsiye ediyorum. Daha önce de
bu tavsiyeyi defalarca arkadaşıma yaptığım için, o da telaşlanıyor. Ben ise
Bodrum Limanı’nı bildiğim için, özellikle havanın kararmasını
Denizde yaşamak
27