DEFTERHÂNE’DEN TAPU VE KADASTRO’YA | Page 52

Tarih Boyunca Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Toprak Düzeni Osmanlı Devleti’ndeki mirî topraklar küçük bir ziraî işletme teşkil edecek büyüklükte parçalara bölünüp resm-i tapu ile (peşin kira ile) reaya çiftlikleri hâlinde dağıtılırdı. Bunun yanında, timar sahiplerinin kendi nam ve hesaplarına ziraat işiyle meşgul olmalarına imkân veren “hassa çiftlik ve çayırları” da vardı. Hatta bazı yerlerde hassa bağ, bahçe ve değirmenler de vardı. “Sipahinin çifti yürüyen” tabiriyle anılan bu araziyi sipahi doğrudan kendisi işletebileceği gibi, şekil ve şartları kanunla belirlenmeyen bir usulle kiraya verebilir ve bir başkasına işletebilirdi. “Çiftlik” bir çift öküzle sürülebilecek büyüklükteki araziye verilen isim olup, yarısına da “öküzlük” ya da “nim çift” denilir. Bunların yanı sıra 1/4 oranındaki çiftlik için “rub’ çift” 125 uygulamasına da rastlanmaktadır. Bunların dönüm karşılığı, toprağın verimine göre, 60 ila 150 dönüm arasında değişebilmektedir. Örneğin, Diyarbakır’da âlâ yerden 80 dönüm bir çift ederken, vasat yerden 100 dönüm ve ednâ yerden 150 dönüm bir çift etmektedir. Dönümün ve çiftliğin belirlenmesinde esas olan o bölgedeki arazinin sulu olup olmaması ve her yıl ekilip ekilememesidir.126 Arazilerden alınacak vergi miktarları da bölgeden bölgeye değişmekte olup, kanunnamelerde kesin olarak belirtilmiştir. Örneğin, kimi yerlerde çift 33, nim çift 17 ve rub’ çift 8 akça iken127 ; kimi yerlerde çift 50, nim çift 25 akça128 gibi bölgeden bölgeye arazinin verimine göre değişen ölçülerde vergilendirilmiştir. Bununla birlikte çift yazılabilecek düzgün ve verimli arazisi bulunmadığından hiç çift yazılamayan yerlerde vardır. Bu gibi yerlerde ise dönüm uygulaması olup, bunlardan çift resmi yerine resm-i zemin alınmaktadır.129 Kendisine verilen çiftliği işlemeyen reayanın elinden bu arazi alınıp bir başkasına verildiği gibi, ayrıca bunlardan “çift bozan” veya “leventlik akçesi” adıyla bir tazminat da alınırdı.130 5. TİMAR TEVCİHLERİ VE TİMARLARLA İLGİLİ MUAMELELER Osmanlı Devleti’nde timar sistemi ve bu sistemle ilgili bürokratik muamelat zaman içerisinde şekillenmiş olup, kendine özgü bir yapıya sahiptir. XVI. yüzyıl sonlarına ait kayıtlarda, sadrazamın timar verilmesi için buyruldusu arzı müteakip yazılmakta olup, tetkik ve tahkik için beylerbeyi gönderilmekte ve onun tezkiresi üzerine merkezden berat verilmekte iken; XVIII. yüzyıla ait kayıtlara göre, arzı müteakip Defterhânedeki kütükler tetkik edilmekte, birçok işlemden sonra sadrazamın buyruldusu ile tevcih muamelesi tamamlanmaktadır. 131 Timar sistemine ait bürokratik muamelat zaman içinde belirlenmiş olmakla birlikte, genel olarak timar tayin ve tevcihleri bir arz ile başlar. Arzın gayesi dirliğin boş olup olamadığını ve namzedin bu tayin için uygun olup olmadığını araştırıp tespit etmektir. Timar arzlarını kural olarak sancağın alaybeyi yapar. Doğrudan doğruya ilgilinin kendisi de arz-ı hal sunabilir, ancak bu durumda veziriazam alaybeyinden sorulmasını emreder. İptida, yani ilk kez timar alacaklar için, talip olan namzedin amirî timar için arzda bulunabilir. 132 Bunların yanı sı125 TKGM.TTd. no:49, vrk.7a 126 TKGM.TTd. no:97, vrk.1a 127 TKGM.TTd. no:49, vrk.7a 128 TKGM.TTd. no:117, vrk.7b 129 TKGM.TTd. no:126, vrk.1b 130 Barkan, “Timar”, s.831-832; Barkan, “Çiftlik”, s.789-792 131 Nejat Göyünç, “Timar Tevcihleri Hakkında”, Osmanlı-Türk Diplomatiği Semineri, İstanbul 1995, s.74 132 Halil İnalcık, “Osmanlı Bürokrasisinde Aklam ve Muamelat”, Osmanlı Araştırmaları (The Journal of Otoman Studies), İstanbul 1980, s.1-2 32