10
Temmuz / 3 Sayı : 33
Biz ağlamayıp ne yapalım?
Ali Eşref UZUNDERE
Ağlamak: Gülmenin zıddı olan fiili,
gözyaşı dökerek sesli veya sesiz icra
etmektir.
Ağlayan birini gördüğünüzde genellikle ne yaparsınız?
Sinirlenir misiniz, panikleyip ağlamasını kesmeye mi çalışırsınız? Yoksa hafife alıp, “Aman canım, canını sıktığın
şeye bak” mı dersiniz?
Ağlamanın “utanç verici” bir durum olduğunu ya da “özür” dilenmesi gereken bir ayıp olduğunu öğrenmişiz ya…
Kendi duygusu anlaşılmayan birisinin,
kendi duygularına yabancılaştığını düşünürsek, bu duygularını bastırıp, istifledikçe, karşısındakini kucaklayıp
sarılabilir mi?
Ya karşısındakini aşağılayacak ya
da “yokmuş” gibi davranıp görmezden
gelecek.
İnsan durduk yere ağlar mı?
Kadın veya erkek fark etmez, tabi ki
ağlamaz. Ağlayan bir insandır, bize bir
şey söylemek istemektedir; “Çok acı
çekiyor, canı yanıyor, üzülüyor, yaşadığı duyguların ağırlığına dayanamıyordur.” Bir birikimin sonucunda
duygusal ve fiziksel olarak rahatlamak
ihtiyacı doğmuştur ve boşalmak da istiyor olabilir.
Zaten ağlamak; ille de gözden yaş akarak olmuyor. Ünlü yazar Victor
Hugo; “Ağlamak için gözden yaş mı
akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?” demiştir.
[email protected]
Ağlayınca rahatlanır mı?
“Ağla rahatlarsın” denir. Rahatlamak
için mi ağlarız, yoksa ağladığımız için
mi rahatlarız? Ağlamanın rahatlatıcı bir
işlevi olduğu ile ilgili bu yaygın inanç
nereden kaynaklandığını bilmiyorum.
Ama ağladığımızda etrafımızın ilgisini
çektiğimiz ise su götürmez bir gerçektir!
“Ağlama bir çaresizlik ve ümitsizlik halidir” diyenler de vardır. Ağlarken genelde sözcükler yetersiz kaldığı için bu
sözcükleri duymayız ama hissederiz.
Bu sessiz ve içten ağlama hali, protesto içeren şiddetli ağlamadan daha
fazla başkalarının ilgisini çeker ve sempati yaratabilir.
Protesto ağlamasını takip eden sessiz
ağlama dalgası, sonunda kendini sessizliğe vurur. Artık kayıp belirginleşmiş,
umut yok olmuştur. Öfkeden veya
üzüntüden ağlamak, güçsüzlüğün ve
çaresizliğin bir belirtisidir. Ağlamak bir
teslimiyet halidir. Görme bulanıklaşır,
gözyaşları fiziksel savunmayı güçleştirir. Bu durum bireyler arası yakınlaşmayı ve bağlanmayı kolaylaştırır.
Kişiler arası bağları arttırır. Ağlamak eylemi, protest veya sessiz bir çığlık
olsun, fark etmez. Hayatımızı sürdürmek için gereklidir.
Ağlayan kişi eylem ister. Amaç kaybın
geri gelmesidir. Yaşadığı kaybın sonlanmasını talep eder. Uzlaşma, yeniden birleşme, kaynaşma ve
bütünleşmenin olmadığı durumlarda
sessiz ve içten bir ağlama devam eder.
Biz ağlamayıp ne yapalım?
Bilindiği gibi Türkistan Emiri Timur,
büyük devlet adamı ve komutan. Fiziki görünüm olarak yakışıklı değil çirkin bir yüz yapısına sahip. Savaşta
yaralandığı için kendisinin lakabı
topal/aksak Timur’dur.
Timur, günün birinde komutanlarının
da hazır bulunduğu bir ortamda, sakalını sıvazlarken tıraş vaktinin geldiğini
fark eder. Berberini çağırtıp, kendisini
tıraş etmesini ister. Berber gelip
Timur’u bir güzel tıraş ettikten sonra
aynayı alıp Timur’a yaptığı tıraşı beğendirmek için önce ensesine sonra
yüzüne tutar. Bu sırada Timur aniden
berberin elindeki aynayı iki eliyle kapıp
yüzüne bir süre bakar ve sonra hüngür
hüngür ağlamağa başlar.
Timur ağlar da mahiyetindekiler ve komutanları ağlamaz mı? Onlar da yağcılık olsun diye başlarlar ağlamağa.
Tesadüf bu ya, bizim Molla Nasreddin
de orada. Molla da diğer zevatla birlikte ağlar.
Derken Timur, ağlamaktan vazgeçip
susar susar. Tabi ki mahiyetindekilerle
komutanları da susar. Ama bizim Nasreddin Hocamız ağlamasını sürdürür.
Bunu fark eden Timur, Hocamıza çıkışır: ‘Ben aynaya bakıp dünyada benden daha çirkin biri var mı diye bu
çirkinliğime ağladım. Sen niye ağlıyorsun?’
Nasreddin Hoca bu, hemen cevabını
yapıştırır. ‘Yüce Hünkârım! Siz bir kere
aynaya bakıp çirkinliğinizi görüp ağladınız. Biz bunca senedir sizin çirkinliğinizi görüyoruz, ağlamayıp da ne
yapalım?
Şimdi bilindiği gibi 12 senedir AK Parti
ülkemizde iktidarını sürdürüyor. Ülkeyi
yönetenlerin zaman zaman ağladıklarına şahit oluyoruz. Ağlayanlar, yaptıkları çirkinlikleri hatırlayıp ağlıyorlar.
Vatandaşlar olarak bizler, 12 yıldan beri
AK Parti yöneticilerinin ve hükümetin
çirkinliklerine şahit oluyoruz. Bizler
olarak ağlamayıp ta ne yapalım?
Bazen insanlar sevinçten de
ağlarlar…
Sevdiği birisine kavuşan kişi aslında
yine kaybının bitişine ağlıyordur. Kime
ait olduğunu bilmediğim ama hafızamda yer eden şöyle bir söz dizesi
vardır:
“Eğer gözümde bir damla yaş
olsaydın,
Seni kaybetmemek için ömrümce ağlamazdım.
Ama
Bilseydim gözyaşlarım, seni bana geri
getirecek,
O zaman hiç durm F