BURSAPOST BURSAPOST sayı 29 | Page 3

3 Haziran / 3 Sayı : 29 Savaşmaktan değil, savaştan korkarım... Canan Ekinci YILMAZ Savaştan korkmayan insan olur mu hiç? Savaşmaktan demedim, savaş halinden dedim. Savaş meraklılarına ve attıkları savaş çığlıklarına bakıyorum da, savaş halinin ne menem bir şey olduğunu bilmediklerinden olsa gerek, bu çığlıkları atarken nasıl böyle mangalda kül bırakmıyorlar diyorum... Şaşıyorum onlara, hiç mi savaşı anlatan kitaplar okumamış, hiç mi savaş filmi izlememişler? Çok değil, iki nesil öncesi savaş yaşamış dedelerinden-ninelerinden hiç mi savaş anısı dinlememişler? Dinlerken hiç mi yürekleri ağızlarına gelmemiş? Kapıya dayanmış bir düşman askerinin kapıyı yumruklama sesi ile hiç mi uykuları bölünmemiş? Taze gelinlerin, yeni yetme ergenlerin düşman askerinin gözüne takılmamak için yüzlerini tava karasına buladığı, göze takılanların nasıl aradan seçildiği ve olmadık tacizlerle, akla hayale sığmayan işkencelerle inim inim inletildiği tüyler ürperten öykülere hiç mi şahitlik etmemişler? Yokluk, açlık, sefalet, pislik ve çaresizlik içinde, insan olmanın onuruna ters, üstelik her an can korkusuyla yaşamak. Ölmek bir şey değil, sevdiklerinin yerlerde sürüklendiğini görmek, o hengame içinde birbirini kaybetmek, hem bedenen hem ruhen dayanılmaz acılar çekmek. Ayşe Kulin’in Bosna Savaşını anlattığı Sevdalinka kitabındaki bir pasajdaki beni en etkileyen ve en düşündüren sahnedeki gibi, en insanî ihtiyaç olan hacet giderme mecburiyetini can korkusunun dahi önüne geçirmek... Bunları düşünemeyenler savaş çıktığı zaman, güneydoğudaki gibi, sadece birileri gidip savaşacak, ölen ölecek, kalan kalacak, kendileri de normal hayatlarını sürdürecekler mi zannetmektelerdir acaba? Üstelik savaşa meraklı ama savaşmaktan korkan insanlar vatanlarını ellerine geçirmek isteyen zihniyetin emellerine ulaştıktan sonra o vatana ait o milleti, o topraklarda barındıracaklarını düşünmekteler. Barınmalarına göz yumulsa dahi artık o topra