Bilakis Dergisi Şubat Sayısı Şubat Sayısı | Page 13
Derya'nın Kitaplığı
Bu sayida size ikitane farkli eser tanitmak istedik ;
biri XIX. Yüzyilin klasik bir eseri Bir idam
mahkumu’nun son günü , ve bir digeri ise gunumuz
en iyi tibbi gerilim yazarlarindan Tess Gerritsen’nin
Cerrah’i.
Ben Gerritsen okumaya cerrah ile basladim.
Kitap’in arkasin da Stephan King ‘in yorumu nu
gordum ; "Anne Rice vampirleri için neyse, Gerritsen
de tıbbi gerilim romanları konusunda odur...
Palmer'dan iyi, Cook'tan iyi... evet, hatta
Crichton'dan bile daha iyi... " ve cerrahi okumaya
basladim. O gun bugundur Tess Gerritsen ‘nin
butun kitaplarini takip ediyorum.
Kitap da en cok beyendigim unsurlardan biri
detaylarin inceligi ve bilimsel acidan gercekciligi. Bu
gercekcilik yazarin tibbi egitiminden geliyor aslinda.
Gerritsen Stanford Üniversitesi’nde antropoloji
konusunda lisans yapar ve devaminda California
Üniversitesin’den tip diplomasini alir, yazarliga
odaklanmak icin tibbi kariyerine ara verir ve
yazmaya baslar.
Kitaplari sevdiren tek unsur tibbi terimlerin
bollugu degil elbette, yazarin akici anlatimi ve
karakterleri guclulugu kitap’i birakamamamin
nedenlerinden biridir. Rizzolli ve Isles’in kendi
yasamlari ve hikayedeki yerleri cok iyi dengelenmis .
Ayrica iki karakterinde guclu karakterlirinden,
azimlerinden ve zekalarindan etkilenmemek
mumkun deil.
Kitap’in konusu kisaca soyledir ; Dr. Catherine
Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin
vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu
silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi
Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de
gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip
alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama
Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell
birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir.
Iyi okumalar…
DERYA TAN
12
Bir diğer kitapsa beni de etkileyen Victor Hugo’nun Bir
Idam Mahkumunun Son Günü ‘nü okumalarini tavsiye
ediyorum. Her ne kadar Victor Hugo deyince akla ilk
gelen eser Sefiller olsada aslinda yazarin en az sefiller
kadar sarsici bir cok eseri vardir. Victor Hugo yanlizca bir
yazar degil ayni zaman da sair ve piyes yazaridir, ve bu
bronslarin hepsinde de tarihte iz birakan bir cok eser
yazmistir. 1829 yilinda, yazar 29 yasindayken Bir Idam
Mahkuunun Son Günü ‘nü yayimlar. Genc yazar icin de
aslin “siyah hikaye” secimide cok ilginc aslinda ; kariyerin
zirvesindeyken tepkileri uzerine cekmesine sebeb olucak
bir roman
Roman bir cok acidan zamani icin hic de beklenmedik bir
hikaye’yi ele aliyor; bir idam mahkumunun son gunu.
Eser aslinda idam cezasina karsi verilmis bir tepkidir ve
donemde cok buyuk yankilar yaratir. Benim de aslinda
en ilginc buldugum seylerden biride budur aslinda ; bakis
acisi secimi. O donemde olaylara kurbanin degilde
mahkumun bakis acisindan bakmak bir ilk aslinda zaten
bu kadar tepki gormesinin seblerinden biri de bu aslinda.
Hikaye idamin gunlugu gibi yazildigindan bütün duygular
ve tepkiler oylesine gercekci ve acik ki okurken
mahkumun kimligini unutup hatta kitabi unutup isimsiz
mahkum icin uzuluyoruz.
Kitap’da aksiyon arayanlara simdiden soylemek isterim
ki, butun bir kitap boyunca mahkum sadece iki kere yer
degistiriyor ancak önyargi ile yaklasmadan once kitaba
bir goz atmanizi tavsiye ederim.
Kitap hakkinda soylenicek daha sayfalarca söz var
aslinda ama sizlerden okuma ve kesvetme zevkini almak
istemem.
En son olarak size Victor Hugo ‘nun en sevilen
siirlerinden biriyle birakiyorum ;
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hanç \