Bilakis Dergisi Şubat Sayısı Şubat Sayısı | Page 11
Yasemin Pforr
yaseminpforr.tumblr.com
NEYSE
“Neyse” diyerek başladık yeni güne, “neyse” diyerek yeni yıla başladığımız gibi… Haydar Ergülen ”Neyse”
demek iyidir, ‘bu da geçer’ demek gibidir… Geçmez, herkes bilir geçmediğini, geçmiş gibi yapılır.” demiş. Ne güzel
ve doğru demiş. Kabul etmememize rağmen, içimizde isyan bayrakları dalgalanırken bazen çaresizlikten, bazen
umutsuzluktan, bazen yorgunluktan söylediğimiz bir kelimedir “ neyse”, içinde itirazımızın her bir notasını
barındıran…
Ülkemizin kara para, yolsuzluk, rüşvet olayları ile sarsıldığı bu günlerde bir çoğumuzun daha da sık
kullandığı bir kelime olmaya başladı “ neyse” . Olaylar boktan ama en azından iktidarın sarsılmaz bütünlüğüne
dinamit patladı, neyse; devletin içinde paralel devlet varmış (sanki bilinmiyormuş gibi) birbirlerini yiyip bitirsinler,
neyse; kasetler ortada uçuşuyor, bizler de öğreniyoruz, neyse; skandal üstüne skandal, ortaya çıkıyor ya neyse;
gecikmiş tahliyeler oluyor, tahliye oluyorlar ya neyse gibi uzayıp giden bir liste bu. Olanlar, ortaya çıkanlar hiç
kimsenin içine sinmiyor ama gelinen nokta da buna da şükür halindeyiz hepimiz. O kadar rezillik, haksızlık
yaşamışız ki en ufak bir olumlu adımda zafer çığlıkları atıyoruz. Aslında hepimiz biliyoruz ortada bir zafer falan
yok. Yetmiyor ama yetinir gibi yapıyoruz. Ortaya çıkanlar çıkmasın mı? Çıksın tabii… Gönül isterdi ki bunların hiç
biri olmasaydı da, ortaya çıkacak bir şey de olmasaydı ama öyle değil maalesef. Hiçbir dönem bu ülke toprakları
üstünde her şeyden memnun mesut, emin ellerde olduğumuzun hissiyle kendimize dönemedik ki! Her dönem bir
totomuzu kollama durumu ile geçti ömür. Her olan veya olmayanda “neyse” diyerek geçirdik günleri. “Neyse bu
günde geçti, yarına bakalım” halleri hakim oldu hep insanımızda.
Kişisel olarak da sık kullandığımız bir kelime “neyse”. Neredeyse kültürel bir olgu diyebilirim. Fazla itiraz
etmeye gelmez, hayır demek ayıptır öğretisi midir bilemiyorum ama sıkıştığımız anda kullanıverdiğimiz bir kelime.
Konu fazla uzamadan kesmenin bir şekli. İçimizde büyüyen itirazlar ortaya dökülmeden konudan uzaklaşmanın bir
yolu. Belki de korkunun bir ifade şekli. Neyse deyip kesmezsek tartışma çıkacak, uyum bozulacak, eski defterlere
kadar uzanacak, kim bilir neler olacak korkusu belki. Oysa her iki tarafta biliyor “neyse “ deyip kesildiği zaman
konu, hiçbir şey halledilmemiş sadece ötelenmiş oluyor. Anlık halı altına süpürülüyor sanki aniden misafir gelmiş
de ortalık alelacele toparlanıvermiş gibi. O anda misafiri geçiştirirsin de ortalığı bok götürdüğü zaman ne olacak?
Daha derin, uzun zaman alacak bir temizlik gerekmez mi? Bir de uzun zamandır orada kalmış lekeler neyle
temizlersen temizle çıkmaz bir türlü. Halının, örtünün, kalbinin ayrılmaz parçası olur artık.
Bazen de yorgunluktan, bıkkınlıktan, bezginlikten çıkar ağzımızdan “neyse”. Aslında mücadele etmekten
çoktan vazgeçişi simgeler. Vazgeçilmiştir ama nedense savaş meydanını da terk etmeyi yediremez insan kendine.
Meydanı terk etmeyi yenilgi olarak algıladığımızdan belki. Zaman kaybı halbuki! O güne kadar anlatamamışsan,
anlatamadığından değil, karşındakinin anlamak istemediğindendir. O anlamak istemedikçe ne yaparsan yap, ne
kadar çabalarsan çabala anlamayacaktır gene. Emeğe yazık! O anda meydanı terk etmek yenilgi gibi gözükse de
aslında kendi benliğin adına zaferdir. Seni tüketen, sonuçsuz çabalarla yoran, enerjini aşağı