Ferit, hiç bir şey hissetmiyordu, korku iliklerine kadar işlemiş, iliklerinden taşmıştı. Silahların
bir anlık susmasını fırsat bilip fırlamak istedi yerinden. Fakat ilk adımı atarken çıkardığı sesle
tekrar başladı silahlar konuşmaya. Ezgi, çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Silahların sesinden
onun çığlığı duyulmuyordu. Silahların sustuğu bir anda o da hemen bir telaşla sildi göz
yaşlarını, boğdu çığlıklarını. “Ben buradayım.” dedi Ferit. Ezgi zaten alışmıştı artık başı ne
zaman belada olsa yanında Ferit’in olmasına. Elini tuttu, gözlerine baktı. Ferit; “Korkma.”
dedi ama neredeyse kendisi altına edecekti korkudan. Oldukça sabrettiler inşaat bidonunun
arkasında sığınarak mermilere. Fakat Ezgi bir anlık gafletle ok gibi fırladı yerinden. Sımsıkı
tuttuğu elinden Ferit’te geldi hemen peşinden. Mermiler vızır vızır geçerken başlarının bir
karış üzerlerinden ya da 7-8 santim sağlarından ya da sollarından korka korka ulaştılar daha
güvenli bir yere. Buradan kaçmak daha kolaydı. Onlarda öyle yaptılar. Bu daha güvenli yerde
ufacık bir yarım soluk alıp da koşmaya yeniden başladılar. Bomboş caddenin ortasından
koşmaya başladığında Ezgi, birden kolundan tutup kenara çekti Ferit. Evlere daha yakın
koşarlarken ağızları peçeli adamları gördüler. Durup yapıştılar bir duvara. O anda Ezgi, içine
birden doğan kocaman bir inançla “Bu savaşı biz bitireceğiz.” dedi fısıldayarak. Ferit, bu
korkunç ve çılgın cümleyi duymamış gibi davranmaya çalışırken ensesinde patlayan bir sesle
irkildi;
"KALDIRIN ULAN ELLERİNİZİ!"
4. Bölümün sonu
ataksiya.tumblr.com