Bilakis Dergisi Nisan sayisi 4. sayı | Page 31

Karma-Işık Bir Kurgu Günlerden pazar ve aylardan kasım saat 1 4:30 suları dışarıda siyah beyaz bir hava var evin salonunda pencerenin tam önünde oturmuş bir adam elinde gazetesi ve sigarası yanında kahvesi ve kitapları gazete hışırtıları ile eş zamanlı olarak cama vuran yağmur sesleri adamın kafasında okuduğu gazeteden çok 1 8 gün sonra ödemesi gereken borç var bunun yanında ay sonunda ödemesi gereken kira ve aslında oturduğu kanepenin bile 1 2 ay ardından kendisinin olacağı bu 1 2 ay içinde ödemesi gereken 36 taksit karısının hamile oluşu arkadan 6 yaşında ki çocuğunun arabalarının çıkardığı ses ve bunaltıcı ortam belki siyah beyaz olmayan tek şey televizyon zavallı adamın ama ödeyememiş taksidini karıncalanmış yayın kahvesinden bir yudum aldı bu adam ve ardından sokaktaki insanlara baktı sigarasını içine çekti çekti ve çekti gözleri doldu sanki sokakta yoktu kimse yalnızdı istanbul yalnızdı sokaktaki karabiber yoktu hiç arkadaşı kedisi pamuğun kuşlar uzaklaşıyordu şehirden bacalardan çıkmıyordu duman bile ve adam içindeki dumanı üfledi sigaranın külü dökülmüştü yere adam dökülmüştü yere kalktı sigarası söndü kahvesi bitti bir plak koydu perdeyi araladı ve devam etti paketinde ki son sigaraydı o içine çektiği son duman ne yapmıştı ki bu adam ? ayağında ki nasırlar onu rahatsız ediyordu yağmurlu günlerde sokağa çıkamıyordu çünkü delikti ayakabısının altı karısı yanına yaklaştı ve perdeyi açtı havanın ne kadar güzel olduğundan bahsetti karısı adam tebessüm etti eli boş paketine gitti ve bir sigara çekti usulca yaktı döndü karısına ”Ne yani ? hava güzel mi ? ” diye serzenişte bulundu karısı yüzüne bile bakmadan mutfağa gitti Elinde sigarası ve kafasında sigaranın tüm zararları pencereyi açtı kafasını camdan dışarı çıkardı Boğuluyordu adam nefes alamadı karaya vurmuş japon balığı gibiydi çırpındı adeta ve kapattı hemen pencereyi mutfağa gidip bir bardak su içti karısı ile çocuğunun diyaloğuna gitti kafası Çocuk dışarı çıkmak için izin istiyordu annesinden adam koşarak odaya girdi ve ”Dışarı çıkamazsın! havayı görmüyormusun” diye bağırdı çocuğa Çocuk dondu ağlayamadı bile ve karısı kafasını çevirdi ve mutfağa girdi adam çocuğunun suratındaki ifadeyi saklamak üzre aldı götürdü salona sigarası sönmüştü plak durmuş kahve bardağı sehpanın üzerine yapışmış gazete kırışmış ve oturduğu kanepe yıpranmıştı oysa sahip değildi henüz o kanepeye nasıl olurda yıpranırdı müzik neden durdu ? gazete neden buruştu ? ve boş paketten çekip yaktığı sigara nasıl söndü ? Karısı neden sürekli mutfaktaydı yanında olması gerekmez miydi ? Adam pencereden kafasını uzattığında neden boğulma tehlikesi geçirdi ? Aslında adamın adı Grante Wihendham Soulgrap tı adam tüccardı sahip olmak istemeyeceğiniz kadar paraya sahipti güneşi bile satın alabilirdi o kadar zengindi sigara uyuşturucu ve alkol kullanmazdı . Hiç evlenmemişti ailesi yoktu bir kahve fabrikasına sahipti evindeki mobilyalar ise özel üretim altın varak çerçeveli kırmızı kadife kanepeleri ve deri sandalyeleri vardı müzik dinlemeyi çok severdi standart bir insana göre onun sahip olamadığı hiç bir maddesel varlık yoktu aşırı çalışkan azimli bir adamdı peki kafasında ki sorular n