Bilakis dergisi mayıs sayısı | Page 33

-Ne çok konuştuk öyle değil mi? -Nasıl? -Susarak. Farkında değil misin yoksa? -Hiç o açıdan bakmamıştım aslında. Yani evet, susarken daha çok konuşuyor sanki insan. -Evet, daha fark edemediğimiz pek çok an var buna benzer. Yaşarken bir isim koymuyoruz, farkına varmadığımız için. Sonra o anı yaşamadığımız bir zamanda, o anın bir isminin olduğunu öğreniyoruz. O isim çok karizmatik geliyor, kıskanıyoruz ve zamanında bizim de o anı yaşadığımızı her nasılsa hatırlamıyoruz. -Garip değil mi abi? -Garip kelimesi bile garip kalıyor bazen. Bizim kızla nasıl gidiyor? -Kim? Ezgi mi? Yok be abi, aramızda bir şey yok. -Değirmende ağartmadık biz bu sakalı diyecektim de sakalım yok. -İnan ki, henüz hiç bir şey yok aramızda. Biraz daha vakte ihtiyacımız var galiba. -Kalbinle iletişiminde kopukluk var o zaman. Çünkü dediğinden anlaşılan şu ki; emin değilsin. -Hiç değilim. -İnsan pek çok konuda ikileme düşebilir ama sevda konusunda değil. Mesela o koltuğu alırken acaba dersin öteki daha mı güzel. Ya da biraz daha araştırayım dersin ama konu aşksa eğer, sen aşkı değil de aşk seni seçtiği için pek böyle şeyler söz konusu değildir. -Anlamadım yani anlayamadım. Ne demek şimdi bunlar? -Aslında ne kadar açıklasam da kaybettiğinde anlayacaksın. Ezgi’yi ya da bir başkasını kaybetmekten bahsetmiyorum. Gençliğinden bahsediyorum, genç ruhundan. Yani demek istediğim eğer emin değilsen, acabalar varsa kafanda aşk seni seçmemiş sen zorluyorsun demektir. Bu şekilde başlayan hiç bir ilişkide mutlu sonla bitmez. -Hmm Değişik bir genelleme. Ben bir de şu kaybedince anlama meselesine takıldım. -Hiç bir yol haritası yere ayakların basarken çizilemez. Yolların akışını, hangi seçeneğin seni nereye götüreceğini görebilmek için yukarıdan bakmak zorundasındır. İçindeyken bu şehir karmakarışık gelir ya heh işte yukarıdayken her şey oldukça nettir. Fakat sen yukarıda olabilmek için ayaklarının yere basmasından vazgeçmek zorundasın. Buradan yola çıkarak beni anlayabilirsin sanırım. -Açıkçası biraz kafam karıştı Sami abi. Yani, Ezgi ve ben