Şöhret için oyuncu olunmaz, oyuncu olunduğu için
şöhret kazanılır. Aslında işin özüne bakarsak, iyi bir
oyuncu şöhreti önemsemez fakat alkış önemlidir. Siz
sahnede elinizden geleni yaptıktan sonra istediğiniz tek
şey alkıştır ama gerçek bir oyuncu için, sokakta
durdurulacak kadar büyük bir şöhret, hiç önemli
olmamakla kalmaz, zarar vericidir de aynı zamanda.
Oyuncunun özüne doğru bir yolculuk yapmak
gerekirse, ilk olarak bu işin bir intihar olduğundan
bahsetmek gerekir. Çünkü oyuncu, kendi bedenine
sığmayan, başka ruhları da kendi içine alabilecek ve bunu
yaparken de kendini hiç korkmadan öldürebilecek biridir.
Bir başka karakteri canlandırabilmeniz için öncelikle kendi
benliğinizi tamamen yok etmeniz gerekir ki bu da tam
anlamıyla bir intihardır.
Sahneye doğru attığınız her adımda bir parça
ölmelisiniz, bir parçanız gitmeli ve sahneye vardığınızda
kendinize dair hiç bir şey kalmamalı ortada. Siz kimi
canlandırıyorsanız artık o olmalısınız, artık bedeniniz ona
ait olmalı. Tabi, kusursuz bir intihar, bir ön hazırlık sürecini
de peşinde getirir.
Dünyanın en tatlı intiharına nasıl hazır olabilir bir
insan?
Öncelikle oynadığınız karakteri, en az kendinizi
tanıdığınız kadar iyi tanımanız gerekir. Bir oyuncunun
olmazsa olmaz bir gözlem yeteneği olmalı ve sonsuz bir
hayal gücüyle bunu desteklemeli. Çevredeki tüm olaylar,
bir adamın bacak bacak üstüne atmasından, bir kadının
sigara yakmasına kadar; görüp görebildiği evrendeki tüm
hareketler, onun için bir örnektir ve iyi bir oyuncu bütün bu
gördüklerini beyninde toplar. O an gelip, metni eline
aldığındaysa yapması gereken tek şey parçaları
birleştirmektir.
Sadece, canlandırdığı kara