-Seni hiç görmedim buralarda.
-Yeni geldim.
-Burada kimsen var mı? Neden geldin buraya?
-Kafamdakileri silebilmek için.
-İşe yarıyor mu bari?
-bazen
-Bir boka yaramıyor. Kafanda seninle. Anılar hep seninle. Neyse, ne kadar kalacaksın.
-Bilmiyorum.
-Desene senin hikayede bana benzer.
-Siz Sami miydiniz?
-Öyle diyorlar, sizli bizli konuşmaları pek sevmem evlat.
-Tamam abi.
Sami sigarasını bitirene kadar oturdu. Konuşurken sık sık boğazını temizleyip, kesik kesik
öksürdü. Sigarası bitince ani bir hareketle ayrılıp çıktı otelden. Ferit, Kaderdaşını uğurlarken
duyduğu şeyi düşündü. Acaba gerçekten yaptığı şey bir boka yaramayacak mıydı? Yarasaydı
eğer bu adam böyle olur muydu? Nasıl da kırışıktı alnı, ya beyazlaşan saçları Beynimize
girişler kolaydı da çıkışlarda neden sorun çıkıyordu hep. Ah o salak beyin, ne gerekli şeyleri
unutur da acı anıları hep saklar, neden? Ferit tekrar kütüphaneye döndü. Birkaç kitabı
kurcalarken kendini kurcalamaya başladı.
Zeynep’i gördüğünde doğru mu yapmıştı? “Evet” dedi “en doğrusunu yaptım.”. Kendisini
avutan cümleleri peşi sıra sıraladı. Bu sıralama ona huzur veriyordu. Merdivenlerden inen genç
birini gördü. Göz göze geldiler. “Selamun aleyküm” dedi genç adam. Ferit’in 养Ź