Bilakis Dergisi mart sayısı 3. sayımız | Page 24

ATARAKSİYA Kreşenko 3. Bölüm Ezgi, Ferit’e doğru bir iki adım attı. Arkasından gelen ayak sesiyle başını geriye çevirdi. Hamit; “Kızım, indir o tüfeği. Ferit bizimle çalışacak.” . Ezgi, tüfeğini indirip yerine bıraktı. Hamit kızı adına özür dileyen birkaç kelime tükürürken Ezgi tüfeksiz elleriyle Ferit’ten özür diledi. “Babamın kütüphanesinde görünce, yanlış anladım” dedi.” Ferit, unutmaya hazırdı. Çıktığı bu yeni yolculukta kendisindeki değişimi fark ediyordu. Artık olaylara soğukkanlı bakmayı öğrenmişti. Yüzüne doğrulan tüfeklere karşı paniğe kapılmamayı öğrenmişti de masumiyetine bir daha saldırılırsa böyle sessiz kalabilir miydi? Ezgi’yle kısa bir tanışma gerçekleştirdi. Kendi hayatını sorgulayan soruları vakumlayıp yutarken kızın önüne kalıplaşmış soruları yığdı. “Peki ya sen?” sözünü Ezgi zırt pırt tekrarlıyordu. Hamit uzayan muhabbeti kesip birkaç iş buyurdu. Ferit yerleri değişen birkaç eşya işini hallettikten sonra oteldeki müşterileri incelemek için defteri eline aldı. Ezgi “Ben anlatayım.” Diyerek yanına oturdu. “İlk kattaki sağdaki odada Sami Abi kalıyor. Buranın daimi müşterisidir, aylık verir. Kendisi emeklidir. Çok sigara içer. Rakıyı da az içtiği söylenemez. Hayatı çözmüş bir hali vardır. Pek çok konuda fikri vardır ama her konuda boş konuşan insanlardan değildir. Karısından boşanmış, çocukları aramaz olmuş. Senin gibi geldi buraya. Kaçacak bir yer ararken yolu düşmüş. O geldiğinde bu savaş başlamamıştı henüz ama savaş başlayınca burayı daha çok sevdi. Kafamı meşgul ediyor deyip duruyor. Onun solundaki odada Pelin ve hülya kalıyor. Bir bankada beraber çalışıyorlar. Öğrenciyken aynı evlerde kalırlarmış, sonra Pelin bir adamın peşinden ailesini terk edip buraya geldi. Adam buradaki savaşı görünce kızı da bırakıp kaçtı. Feride’yle kaçtı diyorlar ama ben görmedim. Feride'nin ününü mutlaka duyarsınız. Sonra Hülya geldi buraya. Sessiz sakin insanlar. Pek gelenleri gidenleri olmuyor. Genelde odalarında takılırlar. Bazen gülüş sesleri falan gelir pek de rahatsız olmayız. Anlayacağın onlarda daimi kalıcı burada. Onların yanında da Oğuz ve Yusuf kalıyor. Oğuz Fizik, Yusuf Matematik okuyor. Okullarının bitmesine bir sene kaldı. Haftada bir iki kez arkadaşlarıyla toplanırlar. Onlarda sessiz sakin insanlardır. Diğer daimi müşterimiz ise Hüseyin. Kendisi hafızdır. Ondan para almıyoruz. Bütün gün kuran okur. Yatacak yeri, yapacak işi falan yoktur. Köylünün ettiği yardımla geçinir. İşte bu oğuz ” Oğuz merdivenlerden inerken hırkasının diğer kolunu geçirdi. Ferit’in yeni işe başladığını öğrendikten sonra elini sıktı. Hamit’in yanına gidip sıkışık olduğunu, paranın gecikeceğini söyledikten sonra mahcubiyetle çıktı. Ferit bambaşka bir dünyaya başladığının farkındaydı. Buradaki insanları iyice tanıyabilirse eğer tüm dertlerini unutabilirdi. Ezgi, biraz öte beri alacağım diyerek çıktı. Ferit kayıt defterini aldı eline. Parmağını sayfalarda gezdirirken insanların hayatlarına dair doğum tarihi gibi bilgileri aradı. “Sen yenisin galiba.” Sesiyle irkildi. Kafasını kaldırdığında alnı çizgilerle dolu ağzında sigarası bir adam gördü. Sami’ydi bu. Kendisini tanıtarak elini sıktı. Sami lobideki koltuğa oturdu. Ferit’te yanına.