ATARAKSİYA
Kreşenko
3. Bölüm
Ezgi, Ferit’e doğru bir iki adım attı. Arkasından gelen ayak sesiyle başını geriye çevirdi.
Hamit; “Kızım, indir o tüfeği. Ferit bizimle çalışacak.” . Ezgi, tüfeğini indirip yerine bıraktı. Hamit
kızı adına özür dileyen birkaç kelime tükürürken Ezgi tüfeksiz elleriyle Ferit’ten özür diledi.
“Babamın kütüphanesinde görünce, yanlış anladım” dedi.” Ferit, unutmaya hazırdı.
Çıktığı bu yeni yolculukta kendisindeki değişimi fark ediyordu. Artık olaylara soğukkanlı
bakmayı öğrenmişti. Yüzüne doğrulan tüfeklere karşı paniğe kapılmamayı öğrenmişti de
masumiyetine bir daha saldırılırsa böyle sessiz kalabilir miydi? Ezgi’yle kısa bir tanışma
gerçekleştirdi. Kendi hayatını sorgulayan soruları vakumlayıp yutarken kızın önüne kalıplaşmış
soruları yığdı. “Peki ya sen?” sözünü Ezgi zırt pırt tekrarlıyordu. Hamit uzayan muhabbeti kesip
birkaç iş buyurdu.
Ferit yerleri değişen birkaç eşya işini hallettikten sonra oteldeki müşterileri incelemek için
defteri eline aldı. Ezgi “Ben anlatayım.” Diyerek yanına oturdu.
“İlk kattaki sağdaki odada Sami Abi kalıyor. Buranın daimi müşterisidir, aylık verir. Kendisi
emeklidir. Çok sigara içer. Rakıyı da az içtiği söylenemez. Hayatı çözmüş bir hali vardır. Pek çok
konuda fikri vardır ama her konuda boş konuşan insanlardan değildir. Karısından boşanmış,
çocukları aramaz olmuş. Senin gibi geldi buraya. Kaçacak bir yer ararken yolu düşmüş. O
geldiğinde bu savaş başlamamıştı henüz ama savaş başlayınca burayı daha çok sevdi. Kafamı
meşgul ediyor deyip duruyor.
Onun solundaki odada Pelin ve hülya kalıyor. Bir bankada beraber çalışıyorlar. Öğrenciyken
aynı evlerde kalırlarmış, sonra Pelin bir adamın peşinden ailesini terk edip buraya geldi. Adam
buradaki savaşı görünce kızı da bırakıp kaçtı. Feride’yle kaçtı diyorlar ama ben görmedim.
Feride'nin ününü mutlaka duyarsınız. Sonra Hülya geldi buraya. Sessiz sakin insanlar. Pek
gelenleri gidenleri olmuyor. Genelde odalarında takılırlar. Bazen gülüş sesleri falan gelir pek de
rahatsız olmayız. Anlayacağın onlarda daimi kalıcı burada.
Onların yanında da Oğuz ve Yusuf kalıyor. Oğuz Fizik, Yusuf Matematik okuyor. Okullarının
bitmesine bir sene kaldı. Haftada bir iki kez arkadaşlarıyla toplanırlar. Onlarda sessiz sakin
insanlardır.
Diğer daimi müşterimiz ise Hüseyin. Kendisi hafızdır. Ondan para almıyoruz. Bütün gün
kuran okur. Yatacak yeri, yapacak işi falan yoktur. Köylünün ettiği yardımla geçinir.
İşte bu oğuz ”
Oğuz merdivenlerden inerken hırkasının diğer kolunu geçirdi. Ferit’in yeni işe başladığını
öğrendikten sonra elini sıktı. Hamit’in yanına gidip sıkışık olduğunu, paranın gecikeceğini
söyledikten sonra mahcubiyetle çıktı.
Ferit bambaşka bir dünyaya başladığının farkındaydı. Buradaki insanları iyice tanıyabilirse
eğer tüm dertlerini unutabilirdi.
Ezgi, biraz öte beri alacağım diyerek çıktı. Ferit kayıt defterini aldı eline. Parmağını sayfalarda
gezdirirken insanların hayatlarına dair doğum tarihi gibi bilgileri aradı. “Sen yenisin galiba.”
Sesiyle irkildi. Kafasını kaldırdığında alnı çizgilerle dolu ağzında sigarası bir adam gördü.
Sami’ydi bu. Kendisini tanıtarak elini sıktı. Sami lobideki koltuğa oturdu. Ferit’te yanına.